
Yeni bir yıla yaklaşırken kendimize sorduğumuz sorular değişir; dış dünyanın temposu aynı kalsa da iç dünyanın ritmi başka bir tonda çalmaya başlar. İşte aralık ayının bu kendine özgü hâli, kişisel dönüşüm için eşsiz bir imkân sunar.
Uzun yıllardır bireylerle çalışırken fark ettiğim bir şey var: İnsan zihni, bir yılı kapatırken doğal olarak bir iç değerlendirme sürecine giriyor. Bu süreç çoğu zaman fark edilmeden yaşanıyor; oysa bilinçli bir şekilde ele alındığında, kişinin hem içsel hafifleme yaşamasına hem de yeni yıla daha berrak bir zihin ve daha güçlü bir enerjiyle girmesine yardımcı oluyor. Aralık, bu farkındalığı davet eden bir eşik adeta.
Bu dönemde kendimize yalnızca birkaç dakika ayırmak bile büyük kapılar açabilir. Örneğin her gün kısa bir not alarak yılı gözden geçirmek, farkındalığın güçlü bir alanını yaratır. “Bu yıl benden ne aldı?”, “Bu yıl bana ne kattı?”, “Yeni yılda hangi niteliklere yer açmak istiyorum?” gibi sorular, içsel düzenlemeyi kolaylaştırır. Zihnin dağınıklığı toparlanır, kalpte yer açılır. Kimi zaman yalnızca bu üç soruyu yazmak bile, dışarıdan beklediğimiz rahatlamayı içeriden sağlamaya yeter.
Bunun yanında, artık taşımak istemediğimiz duygu ve alışkanlıklarla sade bir vedalaşma pratiği de oldukça etkileyicidir. Küçük bir kâğıda taşımak istemediğiniz üç şeyi yazıp, “Bana öğrettiklerin için teşekkür ederim; seni serbest bırakıyorum,” demek… Bu kadar basit ve bir o kadar güçlü. Ritüelin büyüsü, kişinin kendi içsel niyetini açık bir şekilde ortaya koymasından gelir; bırakmanın kendisi hafiflemeyi başlatır.
Elbette beden de bu süreçte zihnin yanında yürümeli. Aralık boyunca uygulanan 4-6 sakinleştirici nefes çalışması, sinir sisteminin dengelenmesine yardımcı olur. Dört saniye boyunca burundan alınan nefesin altı saniyede yumuşak bir şekilde verilmesi, içsel ritmi düzenler ve yeni yıla hazırlanırken zihinsel berraklık sağlar. Günde yalnızca birkaç dakika ayırmak bile kişinin içsel zeminini güçlendirir.
Yaşam alanında küçük bir niyet köşesi oluşturmak da dönüşümün somut bir hatırlatıcısı olur. Evin herhangi bir noktasında yalnızca bir obje ile bile kurulabilecek bu küçük alan, kişinin yeni yıla dair içsel hazırlığını destekler. Bu köşe, zihne “Ben yeniliğe yer açtım” mesajı verir; niyetin görünür hâle gelmesi motivasyonu besler.
Doğayla temas ise bu dönemin belki de en derin şifacısıdır. Aralık ayının serinliğinde yapılan kısa bir yürüyüş, bir ağaca temas etmek, bir yaprağı elinde tutmak ya da bir taşı cebine koymak bile insanı anın içine taşır. Doğa, her şeyi yavaşlatır. Biz de onun ritmine uyduğumuzda, içsel dağınıklık kendiliğinden çözülür.
Ayın son günlerine yaklaşırken, yıl için minnet ettiğimiz küçük şeyleri not etmek de çok kıymetlidir. Kimi zaman bir fincan sıcak çay, kimi zaman dost bir yüz, kimi zaman yalnız ama huzurlu geçen bir akşam… Teşekkür listesi, yılın gölgelerini değil ışıklarını görünür kılar ve yeni yılın kapısını içsel bir yumuşaklıkla açar.
Aralık ayı her zaman bana bir kitabın son sayfasını hatırlatır. Son cümleleri ağır ağır okuruz; çünkü hem bitişi hissederiz hem de yeni bir hikâyenin başlangıcına birkaç satır kalmıştır. Belki siz de kendi hikâyenizin yıl sonu satırlarındasınız. Belki bazı bölümleri kapatıyor, bazı sayfaları hafifçe çeviriyor, bazı duyguları yerine bırakıyorsunuz. Ve belki de içinizde sakin bir ses şöyle diyor:
“Hazırım. Yeni yılda başka biri olmaya değil, kendimin daha bütün hâline yaklaşmaya.”
İşte aralık ayı, tam da bunun için var:
Hafiflemek, durulmak, niyet etmek ve yeniliğe adım atmak için…
Sevgiyle








