Haber Arama
Haber Yada Kategori Arayın...
İsviçre siyaset sahnesinde gençlik enerjisi
Sara Pınar ile siyaseti, geleceği ve toplumsal katılımı konuştuk
PLR (Parti Libéral-Radical / Liberal-Radikal Parti) bünyesinde Membre du comité olarak görev yapan Sara Pınar, İsviçre siyaset sahnesinde gençlik enerjisiyle öne çıkan bir isim. Siyasete henüz 14 yaşında adım atan Pınar, yerel komitelerden kanton düzeyindeki çalışmalara kadar geniş bir siyasi deneyime sahip.

Gençlerin siyasetle aktif katılımı, bölgesel karar alma süreçleri ve toplumsal etki alanlarının genişletilmesi konularında uzun yıllardır aktif rol alan Pınar, kendi kurumunu kurarak siyasetin sınırlarını genişletme hedefiyle çalışıyor.

Eğitimini bankacılık alanında tamamlayan ve genç yaşta siyasi sorumluluk üstlenen Pınar, 19 yaşında PLR’de önemli görevler üstlenerek seçilmiş bir siyasetçi. İsviçre ve Vaud’da aldığı iki ödülle tanınan Pınar’ın hikayesi, gençlerin siyasette söz sahibi olmasının yalnızca idealist bir hedef değil, somut başarılara dönüşebileceğini gösteriyor. 2026 seçimleri için hazırlıklarını sürdüren Pınar ile siyaset, gençlik ve gelecek vizyonu üzerine konuştuk.

Röportaj: Özgür Mumcular

Sara Hanım, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Ben Sara Pınar. Yirmi yedi yaşındayım ve Crissier'de yaşıyorum. İsviçre'de doğdum; Türkiye kökenliyim ve ailem Bayburtludur. Bankacılık ve Finans alanında lisans eğitimimi tamamladım, ardından bankacılık ekonomisti ünvanı veren federal diplomamı aldım. İngilizcemi ileri seviyeye taşımak ve farklı bir kültürü yakından tanımak için Kanada'da, Vancouver'da yaşadım; bu deneyim hem ufkumu genişletti hem de uluslararası bakışımı güçlendirdi.

Bugün Banque Cantonale Vaudoise'in Saint-François merkezinde, büyük kurumsal müşterilerle çalışıyorum. Şirketler segmentini özellikle önemsiyorum; çünkü işletmeler ekonomimizin omurgasını oluşturur, istihdam yaratır ve yenilik üretir. Ben de finansın gücünü, sürdürülebilir büyüme ve somut değer üretimi için doğru yere yönlendirmeyi hedefliyorum.

Siyasete gençlik yıllarımdan beri ilgi duyuyorum. Bunun yanında sanata da tutkuluyum; yağlı boya resim yapıyorum. Düzenli okurum ve özellikle jeopolitik alanındaki eserleri yakından takip ederim. Spor ise hayatımın vazgeçilmez bir parçasıdır; beden sağlığının zihin açıklığını ve dengeyi doğrudan desteklediğine inanıyorum.

Siyasete on dört yaşında başladığınızı söylüyorsunuz. Bu kadar genç yaşta siyasete ilgi duymanızın sebebi neydi?

Çocukken oldukça çekingen bir öğrenciydim. Düşüncelerim vardı, ancak çoğu zaman bunları ifade etmekte zorlanırdım. Bir gün sınıfta öğretmenimiz, kanton düzeyindeki Genç Temsilciler Komisyonu için bir duyuru broşürü dağıttı. Broşürü eve götürdüğümde içimde, katkı sunabileceğime dair güçlü bir inanç oluştu.

Bu yapı, gençlerin gençler için proje üretmesine imkân tanıyordu ve siyasi makamlar, gençleri ilgilendiren konularda bu komisyona danışabiliyordu. Broşür elimde eve geldiğimde ablam bana şu cümleyi söyledi: "İlk adımı atmadıkça hiçbir kapı sana açılmaz; dene ki cevabı sen yaz." Bu söz, yola çıkarken yaslandığım en güçlü motivasyonlardan biri oldu.

Ablamla birlikte, o dönemde kanton eğitiminden sorumlu olan Sayın Anne-Catherine Lyon'a hitaben el yazısıyla bir başvuru mektubu kaleme aldık ve adaylığım kabul edildi. Geriye dönüp baktığımda, motivasyonumu ve kararlılığımı ilk kez bu kadar net ortaya koyduğum o mektubun, hayatımın en anlamlı adımlarından biri olduğunu düşünüyorum.

İsviçre'de doğmuş, Türkiye kökenli bir genç olarak, bir yandan yaşadığım ülkeye duyduğum minnettarlığı somut bir katkıya dönüştürmek, diğer yandan iki kültürün bana kazandırdığı zenginliği toplumsal faydaya taşımak istedim. Benim için bunun en doğru yolu, kamusal sorumluluk üstlenmek ve aktif biçimde sürece dahil olmaktı.

Siyasi kariyerinizin erken döneminde sizi en çok motive eden olay ya da deneyim neydi?

Bir siyasi çizgiye yakınlaşmam, önce oy verme eğilimlerim ve değerlerim doğrultusunda şekillendi. Ardından Vaud Kantonu Liberal Radikal Parti genel sekreterliğinde beş haftalık bir staj yapma fırsatı buldum. Bu deneyim, bir siyasi partinin nasıl organize olduğunu, karar süreçlerini ve sahadaki çalışmayı yakından görmemi sağladı.

Bu süreçte profesyoneller tarafından desteklendim ve çok şey öğrendim. Stajın ardından Liberal Radikal Gençlik yapılanmasına katıldım; sonrasında da büyüdüğüm şehirde, yerel düzeyde parti çalışmalarına aktif biçimde dahil oldum.

Genç yaşta üstlendiğim sorumluluklar bana şunu gösterdi: Bir belediyeye, bir derneğe ya da herhangi bir toplumsal yapıya emek vermek hem deneyim kazandırır hem de insanı hızla olgunlaştırır. Bu bağlamdaki çalışmalarım, bugün kim olduğumu belirleyen temel taşlardan biri oldu. Aynı zamanda, başka gençlere cesaret ve motivasyon verebilecek bir örnek olmayı hedefliyorum.

Gençlerin siyasete katılımını artırmak için hangi somut politikaları öneriyorsunuz?

Gözlemime göre, doğrudan parti siyasetine katılım genellikle son aşamada gelir; çünkü siyasi angajman, belirli bir çizgiye ve sorumluluğa daha net bağlanmayı gerektirir. Oysa İsviçre'de, siyasete gelmeden önce toplumun her alanında katkı sunmayı mümkün kılan çok güçlü bir sivil alan bulunur.

Her belediyede spor, kültür, dayanışma ve gönüllülük gibi farklı alanlarda faaliyet gösteren çok sayıda dernek ve oluşum vardır. Gençlerin bu yapılara dahil olması, onlara yalnızca bir çevre kazandırmaz; aynı zamanda planlama, ekip çalışması, uzlaşma kültürü ve sorumluluk gibi, sonraki yaşamlarında da çok değerli olacak yetkinlikleri güçlendirir.

Bu nedenle, gençleri erken yaşlardan itibaren sivil toplumda yer almaya teşvik eden, okul ile yerel dernekler arasında köprü kuran ve gönüllülüğü görünür kılan yaklaşımları çok önemli buluyorum. Siyasete katılım da çoğu zaman bu ilk deneyimlerin doğal devamı olarak gelişir.

Kendi gençlik kolları tecrübeniz, gençlerin siyasetteki rolünü nasıl şekillendirdi?

On dört yaşında Vaud Kantonu Genç Temsilciler Komisyonu'na katıldım. Dördüncü ve son yılımda, on sekiz yaşında bu yapının saymanlığına seçildim. Bu görev, hem güven duygumu pekiştirdi hem de kamu kaynaklarının sorumlu yönetimine ilişkin güçlü bir disiplin kazandırdı.

Daha sonra Payerne Belediyesi, gençlere yönelik bir meclis kurulmasına ilişkin görüşmeler için benimle temasa geçti. Bu girişim zamanla belediyeler arası bir gençlik parlamentosu yapısına dönüştü. On sekiz yaşında, Payerne gimnazyumunda eğitimime devam ederken bir yandan bu yeni yapının kuruluş sürecinde aktif rol almak, diğer yandan Lozan'daki kanton komisyonundaki sorumluluklarımı sürdürmek ciddi bir denge ve öz disiplin gerektirdi.

Bu tecrübeler bana şunu çok net gösterdi: Gençler doğru araçlar ve doğru ortam sağlandığında yalnızca "dinlenen" değil, aynı zamanda somut çözüm üreten ve sorumluluk alan aktörler olabilir. Gençlerin siyasetteki rolü, temsil edilmekten öte, karar süreçlerine nitelikli katkı sunmaktır. 

Siyasette gençlerin yer almasıyla ilgili toplumda hâlâ var olan önyargılarla nasıl mücadele ediyorsunuz?

Gençleri doğrudan etkileyen pek çok konuda oylama yapıyoruz; buna rağmen gençlerin önemli bir kısmı görüşünü sandıkta ya da kamusal tartışmalarda yeterince ifade etmiyor. Bu durum, "gençlerin siyasette yeri sınırlıdır" şeklindeki algıyı besleyebiliyor.

Kadın ya da genç olmanın siyasette bir engel olacağı düşüncesi zaman zaman dile getiriliyor. Ben kendi deneyimimde, aksine, genç ve kadın bir üye olarak çoğunlukla teşvik edici ve saygılı bir yaklaşımla karşılaştım. Özellikle gençlerin gelişimini destekleyen pek çok yapı mevcut.

Ben daha çok, gençleri dinlemek isteyen ancak gençlerin yeterince sorumluluk almadığını söyleyen yerel ve kantonal makamlarla temas ettim. Kurumlar çoğu zaman projeleri gençler adına yürütmek istemiyor; gençlerin bizzat ortaya çıkmasını, öneri getirmesini ve sorumluluğa ortak olmasını bekliyor. Bu nedenle önyargılarla mücadelede en güçlü araç, görünür olmak, tutarlı biçimde çalışmak ve sonuç üretmektir.

Liberal Radikal Parti bünyesinde komite üyesi olarak en çok hangi projeler üzerinde çalışıyorsunuz?

Şu anda Crissier'de Merkez Sağ platformunun yönetiminde, Mart 2026 belediye seçim kampanyasının iletişim sorumluluğunu yürütüyorum. Bunun yanı sıra Batı Lozan Liberal Radikal bölge yapılanmasının yönetiminde yer alıyorum ve Vaud Kantonu Liberal Radikal Kadınlar yapılanmasında da kanton düzeyinde aktif görev üstleniyorum.

Yerel düzeyden kantona uzanan bu görevler, bana kantonun farklı bölgelerindeki öncelikleri bütüncül biçimde görme imkânı veriyor. Her bir düzeyde perspektif geliştirmek, etkin ve şeffaf iletişim kurmak, ayrıca farklı yapılar arasında dayanışmayı güçlendirmek temel sorumluluklarımız arasında yer alıyor.

Siyasi gündemde sizce en acil çözülmesi gereken konu nedir?

İsviçre’de bugün en acil konu, orta sınıfın alım gücünü güçlendirirken ekonomik rekabetçiliği aynı anda koruyabilmektir. Hayat pahalılığı, kira ve sağlık sigortası primleri gibi kalemler üzerinden aile bütçelerine doğrudan yansıyor. Bu baskıyı hafifletmek, sadece sosyal bir mesele değil; aynı zamanda toplumun güven duygusunu ve geleceğe olan inancını belirleyen temel bir ekonomik konudur.

Diğer yandan refahı sürdürülebilir kılmak için işletmelerin güçlü kalması gerekir. İsviçre’nin başarısı, çalışanı koruyan ama üreteni de boğmayan dengeli bir modelden geliyor. İş dünyasının ihtiyacı olan şey, öngörülebilir kurallar, istikrarlı çerçeveler ve gereksiz bürokrasiden arınmış bir devlet yaklaşımıdır. Kamu maliyesinde disiplin, vergi yükünün makul seviyede tutulması ve girişimciliği teşvik eden bir ekosistem, hem satın alma gücünü hem de istihdamı korur.

Bu nedenle savunduğum yaklaşım net: çalışanın emeğini koruyan, orta sınıfı güçlendiren, kamu kaynaklarını sorumlu kullanan ve büyümeyi teşvik eden bir İsviçre. Genç bir kadın olarak siyasete taşıdığım değer ise aynı derecede net: ideolojik tartışmalardan çok sonuç üreten, insanları dinleyen, günlük hayatın gerçek sorunlarına çözüm geliştiren bir duruş. Benim hedefim, hem bugünün baskılarını hafifletmek hem de yarının İsviçre’sini daha güçlü, daha özgür ve daha rekabetçi kılmaktır.

Parti içinde genç perspektifinin karar süreçlerine nasıl yansıdığını düşünüyorsunuz?

Genç perspektifinin karar süreçlerine yansıması, yalnızca temsilde genç sayısının artmasıyla sınırlı değildir. Asıl mesele, gençlerin gündelik hayatta karşılaştığı sorunların program geliştirme ve çözüm üretme süreçlerine sistemli biçimde taşınmasıdır.

Bu noktada çalışma grupları, tematik komisyonlar ve saha faaliyetleri belirleyici rol oynar. Genç üyeler, özellikle eğitimden istihdama geçiş, konut erişilebilirliği, dijital dönüşüm, hareketlilik ve yaşam maliyetleri gibi alanlarda doğrudan deneyime sahiptir. Bu deneyimlerin karar vericilere düzenli ve somut veriyle aktarılması, partinin çözüm kapasitesini güçlendirir.

Ben, kuşaklar arası diyalogu ve karşılıklı öğrenmeyi çok kıymetli görüyorum. Gençlerin dinamizmi ile deneyimli kadroların birikimini bir araya getiren bir kültür, hem daha gerçekçi politikalar üretir hem de toplumla bağımızı sağlamlaştırır.

Kendi kurduğunuz kurumun misyonu nedir ve bu kurumdan ne tür somut etkiler bekliyorsunuz?

Kurucusu olduğum yapı, Broye bölgesindeki Gençlik Konseyi'dir. Kuruluş sürecinde Cherpillod Vakfı tarafından desteklendik. Amacımız, gençlere bir araya gelebilecekleri, proje üretebilecekleri, kendilerini ilgilendiren konularda görüş bildirebilecekleri ve bölgedeki gençlik yaşamına canlılık katabilecekleri sürdürülebilir bir platform sunmaktı.

Bu tür yapılar, katılım kültürünü güçlendirdiği için son derece değerlidir. Ben bu süreçte, gençlere alan açmanın ne kadar dönüştürücü sonuçlar doğurduğunu bizzat deneyimledim. Bu nedenle enerjimi, başka gençlerin de aynı fırsatlara erişebilmesi için seferber etmeye çalışıyorum.

Somut etki açısından bakıldığında; belediyelerle düzenli istişare mekanizmaları kurulması, gençlere yönelik proje fonlarına erişimin kolaylaşması, bölgesel düzeyde etkinlik ve girişimlerin artması ve en önemlisi gençlerin "konuşan" değil "yapan" aktörler hâline gelmesi hedeflediğimiz çıktılardır.

Aldığınız iki ödül sizin için ne ifade ediyor ve bu ödüllerle ilgili bizimle bir anınızı paylaşır mısınız?

Gençlik Konseyimiz, kanton düzeyinde Lozan Gençlik Konseyi ve Vaud Kantonu Genç Temsilciler Komisyonu tarafından verilen gençlik ödülüne layık görüldü. Bu, benim için oldukça duygusal bir andı; çünkü kuruluş süreci beklenenden daha zorlu geçmişti.

Başlangıçta projeye iki kişi olarak başladık, ancak birlikte yola çıktığım kişi bir gün aniden sürecin dışına çıktı. Aylar boyunca projeyi tek başıma taşımak zorunda kaldım. Daha sonra Wiktoria isimli bir arkadaşımı ikna ederek ekibe dahil ettim. Birlikte projeyi tamamladık ve gençleri katılmaya davet ettik. İlk genel kurulumuzda çevremden pek çok kişi destek için gelmişti; adeta arkadaşlardan oluşan bir gençlik konseyi gibiydik ve bu dayanışma benim için unutulmazdı.

Bugün Wiktoria ile hâlâ görüşüyoruz. Bir dönem benim toplumsal katılım alanındaki desteğim ona güç verdiyse, daha sonra o da bana koşu antrenmanlarında koçluk yaparak destek oldu. Bu karşılıklı dayanışma, bu tür yapıların en güzel yanını gösteriyor.

İkinci ödül ise ulusal düzeyde, Glarus'ta takdim edilen Peter Dolder Ödülü oldu. Bu iki ödül, yoğun emek ve sabırla yürütülen bir çalışmanın takdir edilmesi anlamına geliyor. Ayrıca Vaud ve Fribourg kantonlarından, bölgesel kurumdan ve yerel paydaşlardan aldığımız finansal destek de sürecin başarısında çok değerliydi; bu katkıları özellikle vurgulamak isterim.

Bankacılık eğitiminizin siyasi perspektifinize katkısı oldu mu? Olduysa hangi yönleriyle?

Elbette. Siyasette herkesin bir uzmanlık alanı vardır; benim uzmanlık alanım bankacılık, finans ve ekonomidir. Tüm konuları aynı derinlikte bilmek mümkün değildir. Ancak finans eğitimi ve bankacılık ekonomisti olarak edindiğim bilgi birikimi, özellikle kamu maliyesi, bütçe disiplini, işletmelerin ihtiyaçları ve düzenleyici çerçeveler gibi alanlarda daha analitik ve veri temelli düşünmemi sağlıyor.

Mesleğime gerçek bir tutkuyla bağlıyım. İsviçre'nin siyasal sistemindeki önemli güçlü yönlerden biri, kamu görevleri ile mesleki yaşamın çoğu zaman birlikte sürdürülebilmesidir. Bu sayede siyasetçiler sahadaki gerçekliği bilir, vatandaşların ve işletmelerin karşılaştığı zorlukları doğrudan anlar. Bu özellik, İsviçre demokrasisinin önemli bir zenginliğidir.

2026 seçimlerine yeniden aday olacaksınız. Bu seçime nasıl hazırlanıyorsunuz ve seçmene vermek istediğiniz ana mesaj nedir?

Bugüne kadar, on dokuz yaşımda Moudon belediye meclisinde görev yaptım. Bunun ardından iki kez ulusal seçim kampanyasında çalıştım. Bu iki kampanya, Mart 2026 için önemli bir hazırlık süreci oldu; çünkü yakın zamanda Crissier'e taşındım ve bu güzel belediyede ağımı ve saha çalışmalarımı sıfırdan inşa etmem gerekti.

Crissier'de işe, insanlarla tanışarak, onları dinleyerek ve belediyenin somut ihtiyaçlarını sahada gözlemleyerek başladım. Yerel dernek ve oluşumlara dahil oldum; dinamik ve sorumluluk sahibi birçok kişiyle tanıştım. Benim için siyaset, önce dinlemek, sonra doğru öncelikleri belirlemek ve son olarak da sonuç üretmektir.

Crissier hızlı bir dönüşüm yaşıyor. Biz de bu dönüşümü, yaşam kalitesini koruyan, altyapıyı güçlendiren ve kamu hizmetlerini her yaş grubu için erişilebilir kılan bir yaklaşımla yönetmek istiyoruz. Seçmene vermek istediğim ana mesaj, sağduyulu, çözüm odaklı, mali açıdan sorumlu ve yerel ihtiyaçlara temas eden bir belediye siyaseti anlayışıdır.

Türkiye kökenli gençlere vermek istediğiniz mesaj nedir?

Gençlere iki temel mesajım var.

Birincisi, bir tutku bulun ve o tutkunun peşinden kararlılıkla gidin. Bu tutku siyaset olabilir, spor olabilir, kültür olabilir. Önemli olan, kendinizi geliştirebileceğiniz ve başkalarına da somut değer katabileceğiniz bir alanda sorumluluk almaktır. Deneyimlerinizi paylaşın, çevrenize ilham verin ve sevdiğiniz şeyi topluma faydaya dönüştürün.

İkincisi, oy kullanın. İsviçre vatandaşıysanız, görüş bildirmeye tam anlamıyla yetkilisiniz. Bu hak aynı zamanda bir sorumluluktur. Çifte kültür büyük bir zenginliktir. Bunu saklamak yerine özgüvenle taşımak gerekir.

Şunu da özellikle hatırlatmak isterim: Daha önce elde etmediğiniz sonuçlara ulaşmak istiyorsanız, daha önce atmadığınız adımları atmanız gerekir.

Ek olarak, Liberal Radikal Parti içerisinde Türkiye kökenli toplumla yürüttüğüm çalışmalar ve girişimlerim her zaman destek gördü. Topluluğum adına yaptığım her çalışma saygıyla karşılandı. Bu yaklaşım beni hem sorumluluk hem de motivasyon açısından güçlendirdi.

Romandiya’da ve Cenevre’de topluluğumuzun düzenlediği etkinliklere davet edilmek benim için büyük bir onur. Bu buluşmaların kalitesi, dayanışma ruhu ve ortak hedeflere odaklanmış enerji, bende hem gurur hem de güçlü bir aidiyet duygusu uyandırıyor. Topluluğumuzun faaliyetlerini yakından takip etmekten ve bu yolculuğun bir parçası olmaktan gerçekten çok gurur duyuyorum.

Ayrıca Türk öğrenci dernekleriyle doğrudan temas halindeyim ve onları elimden geldiğince destekliyorum. Onların bana hedeflerini, projelerini ve iddialı yollarını anlatmasını her zaman gururla dinliyorum. Çünkü birlik benim için çok önemli. Birbirimizi desteklemeli, birlikte güçlenmeli ve birlikte ilerlemeliyiz.

Bu bağlamda özellikle Ümmügülsüm Çavuş’un İsviçre’de gösterdiği katkıyı anmak isterim. Onun vizyonu, çalışma disiplini ve yüksek hedefleri hem çevresine somut değer kattı hem de bana ilham verdi.

Bu noktada gençlerimize bir çağrım daha var: Köklerimizi kaybetmemek için Türkçe ve kültür derslerini, yani Türk okulu derslerini ihmal etmeyin. Ben de kişisel olarak bu derslere katıldım ve bunun büyük bir zenginlik olduğunu düşünüyorum. Ulu önder Atatürk’ü, tarihimizle ilgili temel bilgileri ve dilimizi öğrenmek, kimliğimizi sağlamlaştırıyor ve bizi daha güçlü kılıyor. İsviçre’ye bir misyonla gelip bizlere İsviçre’de Türkiye kökenli bir birey olmanın ne anlama geldiğini, dilimizi ve kültürümüzü öğreten her bir öğretmenimize içtenlikle minnettarım.

Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Diğer Haberler
2025
Pusula Swiss – Tüm hakları saklıdır.
Özel Haber
Etkinlik
Anasayfa
Yazarlar
Video