
Günümüzde gündem öylesine sert, öylesine kasvetli ki; insan ruhu dinlenmeye ve huzura daha fazla ihtiyaç duyuyor. İşte ben de bu noktada müziği devreye sokmak istiyorum. Müzik, insan ruhunun derinliklerine inebilen, duyguları en güzel şekilde anlatabilen bir dil aslında. Bir şarkı, bir ezgi, bir nağme çok şey anlatır.
Müzik tarihini ele almak, kendi ezgilerimizi incelemek, aslında bir yolculuğa çıkmak gibidir. Belki de buna bir şekilde hepimizin ihtiyacı vardır. Benim profesyonel bir müzik eğitimim yok ama çok iyi bir dinleyiciyim. Bir melodi, bana çok şey anlatır... Her notanın arkasında bir duygu, bir hikaye vardır. Hangi şarkı, hangi tür olursa olsun, müzik her zaman insanın en derinlerine hitap eder.
Belki de bu yüzden, yurtdışında, özellikle kendi kültürümüzden uzak olduğumuzda, müziğe olan özlem çok daha farklıdır. O ezgiler, bir bağ kurmak, bir köprü oluşturmak gibi gelir insana.
İsviçre gibi bir ülkede, kendi kültürümüze ait müziklere ulaşmak kolay değil. Konsere gitmek, sanatçılarla bir araya gelmek zorlayıcı olabiliyor. Ama işin aslı şu ki, yurtdışında olunca, müzik çok başka bir anlam kazanıyor. Her konser bir istek, her şarkı bir özlem haline dönüşüyor. Türk müziği geceleri, 70'ler, 80'ler, 90'lar partileri ve Türkiye'den gelen sanatçılar... Bunlar, belki de bizi kısa süreliğine mutlu edebilecek etkinlikler gibi görünüyor. Ancak, bu tür organizasyonlar aslında bizim için önemli bir ihtiyacı karşılıyor. Özlem, bağlılık ve kültürel bir bağ kurma arzusu... Belki de bu yüzden, bu etkinliklerin daha fazla düzenlenmesi gerekiyor. Çünkü müzik, insan ruhuna dokunan ve bizi bir araya getiren bir güç. Bu yüzden daha fazla konser, daha fazla müzik gecesi, daha fazla etkinlik düzenlenmesi, hem kültürel hem de duygusal açıdan bizlere çok şey katacaktır.
Müzik, tıpkı bir koku gibi, geçmişi hatırlatan, anıları canlandıran bir güç taşır. Bazen yoldan geçen arabadan ya da sıradan bir dükkanın derinliklerinden yükselen ezgiler, bizi bir anda geçmişe götürür, o ana, o duygulara yeniden ulaştırır.
Müzik, bizim kim olduğumuzu, nereye ait olduğumuzu, neyi sevdiğimizi ve hangi geçmişten geldiğimizi hatırlatır. Geçmişin ezgileriyle, bu günümüzün içinde dans etmek, hem kişisel bir keşif hem de kültürel bir bağlılık yaratır. Bu yüzden, müzik sadece bir eğlence değil, aynı zamanda kimlik ve aidiyetin bir parçasıdır.