Haber Arama
Haber Yada Kategori Arayın...
Nur Hayat Yıldız
10 yılı aşkın süredir bireysel seanslar ve atölyeler aracılığıyla; mindfulness, nefes terapisi ve bütünsel dönüşüm alanlarında bireylere rehberlik ediyorum. Amacım, modern yaşamın karmaşasında özle buluşmayı, içsel dengeyi yeniden kurmayı ve bireyin kendi en iyi versiyonuna ulaşmasını desteklemek. Çalışmalarımda bilimsel temelli tekniklerle spiritüel farkındalığı buluşturarak, katılımcılara hem zihinsel hem de duygusal düzeyde derinleşebilecekleri alanlar sunuyorum. Her yolculuk bir keşif, her dokunuş bir dönüşüm.
Mutluluğun sırrı
Mutluluk… Herkesin aradığı, ama kimsenin tam tarif edemediği o duygu. Sanki hayatın bir ödülüymüş gibi davranıyoruz ona. Sanki yeterince doğru yaşarsak, yeterince başarılı olursak, yeterince seversek – sonunda bizi bulacakmış gibi… Oysa çoğumuz, bu arayışın peşinde gerçek yaşamı kaçırıyoruz.

Hayatın içinde yalnızca mutluluğa yer vermek, gerçekliği bölmek gibidir. Çünkü hayat dediğimiz şey, sabahları uyanırken içimizde beliren tarifsiz huzursuzluk da olabilir; bir çocuğun gülüşünde hissettiğimiz sevinç de. Bazen hiçbir neden olmadan gelen boşluk hissi, bazen gün batımında hissettiğimiz sonsuzluk… Hepsi bizden, hepsi hayatın kendisinden. Ama biz, sadece “iyi” hislere tutunmak istiyoruz. Diğerlerini yok sayıyoruz. Ve bu yok sayış, acıyı daha da derinleştiriyor.

Farkındalık, yani Mindfulness tam da bu noktada devreye giriyor. Hayatı olduğu gibi görebilme cesaretini kazandırıyor insana. Süslemeden, yargılamadan, değiştirmeye çalışmadan sadece bakmak… İçinde bulunduğumuz anı anlamaya değil, ona tanıklık etmeye davet ediyor. Çünkü bazen anlam arayışımız, olanı olduğu gibi görebilmemizin önüne geçiyor.

Farkındalık, mutluluğu bir hedef olmaktan çıkarıp bir hal, bir yan ürün haline getiriyor. Çünkü biz hayatı tüm yönleriyle kabul etmeye başladıkça, içsel direncimiz yumuşuyor. Kendimize karşı nazik oldukça, yavaş yavaş içimizdeki o derin boşluk da huzura dönüşüyor. Zor duygular geldiğinde kaçmak yerine “Şu an ne yaşıyorum?” diye sormaya başlıyoruz. Yargısızca gözlemlemeyi öğreniyoruz.

Ve işin en büyüleyici tarafı şu: Hiçbir şey değişmeden her şey değişiyor.

Hayat aynı hayat. Zorluklar, belirsizlikler, iniş çıkışlar hâlâ var. Ama biz değişiyoruz. Tepki vermek yerine fark etmek, bastırmak yerine hissetmek, çözmeye çalışmak yerine tanıklık etmek… Ve böylece, o çok aradığımız mutluluğun hep burada, hep içimizde olduğunu fark ediyoruz.

Gerçek mutluluk, “mutlu olmak zorunda olmadığımızı” kabul ettiğimizde geliyor. O anda yüreğimizde açılan boşluk, dışarıdan değil içeriden doluyor. Bir şeyin değişmesi gerekmiyor. Sadece bizim bakışımız değişiyor.

Çünkü bazen sadece durmak, nefes almak, ve “Şu an bu da var” diyebilmek bile yeter. Hayat, o anda akmaya başlıyor. Ve biz, nihayet onunla birlikte akmaya izin veriyoruz.

Bir yaprağın yere düşüşünü izlerken, sabah kahvemizin buharında yükselen sıcaklığı hissederken, kalbimizde bir anda beliren dalgalanmayı fark ederken… İşte orada, tam orada başlıyor gerçek temas. Dış dünyayı değil, iç dünyamızı değiştirmekle meşgul olduğumuzda başlıyor gerçek dönüşüm.

Zihnimiz bizi sürekli başka bir ana, başka bir senaryoya sürüklemek isterken biz “şu an”da kalmayı seçtiğimizde, sessiz bir devrim başlar içimizde. Savaş biter. Direnç çözülür. Ve nihayet, yaşam bizi olduğu gibi kabul ettiğimiz için, bizi kendiyle birleştirir.

Hayatla savaşmayı bıraktığımızda, hayat da bize savaşmayı bırakır. Çünkü belki de mutluluğun en sade, en yalın sırrı şudur: Her şeyi olduğu gibi görebilmek… ve yine de kalabilmek.

Sevgiyle ve Farkındalıkla
Nur Hayat Yıldız 
Mindfulness & Nefes Eğitmeni

Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Diğer Yazıları
Yükleniyor
Yükleniyor
2025
Pusula Swiss – Tüm hakları saklıdır.
Özel Haber
Etkinlik
Anasayfa
Yazarlar
Video