
Burası, sanki bir kartpostalın içine adım atmışsınız gibi hissettiren, sevimli bir balıkçı köyü.
İster arabanıza atlayın, ister benim önerdiğim gibi vapura binin — bu rota huzurlu deniz manzaraları, taş sokaklar ve unutulmaz manzaralarla dolu.
Anadolukavağı’na hoş geldiniz. Burada zaman yavaş akar, taze balık başroldedir. Küçük tekneler, tuzlu deniz havası ve sizi davet eden balık lokantaları… İstanbul’da olduğunuzu unutturacak bir atmosfer.
Anadolukavağı’na ulaşım için Üsküdar’dan kalkan şehir hatları vapuruna binin ve Boğaz’ın büyüsüne kendinizi bırakın. Vapur, kıyı köylerine uğrayarak ilerliyor — dilerseniz inip gezebilir, dilerseniz son durağa kadar seyahatin tadını çıkarabilirsiniz.

Küçük not: Dönüş saatlerini kontrol etmeyi unutmayın, yoksa bu günübirlik geziniz bir gece macerasına dönüşebilir!
Eğer enerjiniz varsa, tepede yer alan kırmızı çatılı kafeye doğru yürüyün. Burası, Boğaz ve 3. Köprü manzarasıyla baş döndüren bir noktada. Yol boyunca antik kalıntılarla karşılaşacaksınız — biraz tarih biraz hayal gücüyle mini bir dizideymişsiniz gibi hissedebilirsiniz, kimse yargılamaz.
Geri dönüşte gözlerinizi kapatmayın! Vapurdaki yolculuk bir nevi yüzen galeri gibi. Küçüksu Kasrı, Beylerbeyi Sarayı ve Boğaz kıyısındaki tarihi yalılar, sizi İstanbul’un ihtişamlı geçmişiyle baş başa bırakıyor.
Anadolukavağı, İstanbul’un karmaşasına kısa bir ara vermek isteyenler için adeta “yeniden başlat” butonu gibi. Beklenmedik, samimi ve bir o kadar da ulaşılabilir. Bir günlüğüne bile olsa, İstanbul’un başka bir yüzünü keşfetmeye hazırsanız, bu rota tam size göre.