
Ev kiraları, sağlık sigortası primleri, elektrik faturaları, market harcamaları, yakıt fiyatları ve dışarıda bir yemek keyfi... Tüm bunlar her geçen gün daha pahalı hale geliyor. Ama çalışanların maaşları? Yerinde sayıyor. Oysa insanlar yalnızca hayatta kalmak için değil, insanca yaşamak için çabalıyor.
Yapılan son anketler, İsviçreli ailelerin %72’sinin gelecekten maddi kaygılar duyduğunu ortaya koyuyor. Ailelerin yaklaşık yarısı, mevcut gelirleriyle sadece temel ihtiyaçlarını karşılayabildiklerini söylüyor. Üstelik %7’si bu temel ihtiyaçları bile karşılayamayacak durumda.
Tatiller iptal ediliyor, çocukların okul dışı etkinlikleri askıya alınıyor, restoranlar artık sadece vitrin. Ailelerin üçte ikisi, ay sonunda 500 franktan fazla tasarruf edemiyor. Peki, bu sürdürülebilir mi?
En büyük yüklerden biri sağlık sigortası primleri. Ailelerin ilk ve en net talebi bu primlerin düşürülmesi. Ancak şimdiye dek atılan adımlar, halkın üzerindeki baskıyı hafifletmeye yetmedi. Düşük gelirli emekliler ve yarı zamanlı çalışanlar içinse durum daha da iç karartıcı.
Tüm bunlar olurken, çalışanların maaşlarında anlamlı bir artış yapılmıyor. Üstelik enflasyon farkı ödemesi konusunda yasal bir zorunluluk da yok. İşveren isterse verir, istemezse vermez. Bu düzen adaletli mi?
Bir ülkenin refahı, sadece ekonomik büyüme rakamlarıyla ölçülemez. O refah, halkın sofrasında, cüzdanında, çocuklarının yüzündeki gülümsemede hissedilmelidir. Bugün İsviçre’de, giderek daha fazla insan bu refahın dışına itiliyor.
İsviçreli politikacılar, halkın sesine kulak vermek zorunda. Aksi takdirde, yalnızca alım gücü değil, toplumsal huzur da hızla erimeye devam edecek. Yarın çok geç olmadan, acil çözümler gerekiyor. Gerçek enflasyon oranlarını dikkate alan maaş düzenlemeleri yapılmalı. Özellikle sağlık sigortası ve ev kirası gibi zorunlu giderlerde devletin denetleyici ve destekleyici rolü artmalı.
Aksi takdirde yalnızca ekonomik değil, sosyal bir çöküş de kaçınılmaz olacak; insanlar geçim derdine düşerken icra ve iflas sayıları endişe verici boyutlara ulaşacaktır.