
Çünkü ilk beş yıl, sadece adapte olmak değil, yönünü çizmek ve kendini göstermekle ilgilidir.
İlk yıl öğrenmekle geçer. Sünger gibi bilgi çekmek, hata yapmaktan korkmamak, her toplantıyı bir gelişim fırsatı olarak görmek gerekir. Kimse senden mükemmel olmanı beklemez ama meraklı, proaktif ve öğrenmeye açık olman gerekir. Ve unutmadan: ilişkiler kur! O ilk ağ, yıllar sonra bile işe yarayabilir.
İkinci yıl, artık yapıya alışmışken katkı sunma yılıdır. Süreci iyileştirecek fikirlerle gelmek, yeni projelerde gönüllü olmak seni sıradan bir çalışan olmaktan çıkarır. Eğitim talep etmekten, mentor aramaktan çekinme. Unutma, kendi kariyerinin CEO’su sensin.
Üçüncü yıl ise kişisel markanı oluşturma zamanı. İnsanlar sana ne için geliyor? Hangi konularda güveniyorlar? Tutarlılık, şeffaf iletişim ve deneyimi paylaşmak artık senin sorumluluğun.
Dördüncü yıl, yönünü netleştirmen gereken yıl. İşinden keyif alıyor musun? Seni geliştiren şeyler neler? Değerlerinle örtüşüyor mu? Gerekirse yön değiştir, sektör değiştir ama kendinle uyumlu kal.
Beşinci yıl, artık liderlik dönemi. Ünvan beklemeden lider gibi düşünmeye başlamalısın. Daha stratejik konuş, etkili karar süreçlerinde yer al, gelişim ve büyüme dilini konuş. İnsanları etkile, ilham ver, yol göster.
Kariyer dediğimiz şey; rastgele adımlar değil, bilinçli inşa edilen bir yolculuk. Her şeyin planlı olması gerekmez ama sürekli meraklı, esnek ve öğrenmeye açık olmak gerekir.
Sonuç mu?
Yolun başındaysan, en kıymetli yatırım SENSİN. Harekete geç ve yolun tadını çıkar.