
“Güçlü olmalıyım”,
“Zayıflık göstermek istemem”,
“Bunu hissetmeye hakkım yok” gibi cümlelerle bastırdığımız o duygular, bedenimizde birikir.
Bazen baş ağrısı olur, bazen mide sancısı.
Ama aslında tek istedikleri şey vardır:
Görülmek.
Duygular Bastırıldıkça Değil, Tanındıkça Dönüşür
Bir duyguyu bastırdığında yok olmaz.
Sadece sesini kısmış olursun.
Ama bedenin onu hatırlar. Kalbin onu saklar. Ve zihnin, bir gün hiç olmadık bir anda, onu sana yeniden fısıldar.
Korku, öfke, kırgınlık, suçluluk, utanç…
Kaçmak kolaydır. Bastırmak da öyle.
Ama en derin şifa, o duyguyla kalabilmektir.
Onu yargılamadan, değiştirmeye çalışmadan, sadece fark etmekle başlar gerçek temas.
Nefes: En Doğal Geçit
Nefes, zihni susturup bedeni dinlemeye başladığın yerdir.
Her derin nefes, bastırılmış bir duygunun kilidini açar.
Çünkü nefes, bedenin diliyle konuşur.
Ve bedenin dili yalan söylemez.
Bir duygunun içinden geçerken onunla savaşmadan sadece nefes almak…
İşte orada başlar dönüşüm.
İçinde sıkışmış o enerji, alan bulur.
Sen izin verdikçe, o duygu yavaşça çözülür.
Kalbin Konuşmasına Kulak Ver
Kalp, zeka barındırır.
Ama bu zeka sessizlikte duyulur.
Duygularına alan açtığında, kalbin konuşmaya başlar.
O ses bazen çok yumuşak, bazen çok serttir.
Ama her zaman sana dairdir.
Gerçek olan sensindir.
Ve her gerçek duyguda, seni sana götüren bir işaret vardır.
Duygular Düşman Değil, Rehberdir
Hiçbir duygu kötü değildir.
Hepsi bir mesaj taşır.
Korku: Güvende olmadığını gösterir.
Üzüntü: Bir şeyin senin için önemli olduğunu.
Öfke: Sınırlarının ihlal edildiğini.
Şefkat: Bağ kurmaya hazır olduğunu…
Yani duygular, seni yıkmaya değil, uyanışa çağırır.
Yeter ki onları bastırmak yerine, fark etmeyi seç.
Her duygu, seni biraz daha kendine yaklaştırır.
Son olarak şunu söyleyebilirim;
Duygularına alan açmak, sadece hissetmek değil; yaşamak demektir.
Ve yaşamak, nefes almak kadar doğal, kalbin kadar gerçek olmalı.
Unutma:
Duygular seni tanımlar değil; seni tanıştırır.
Kendinle, bedeninle, kalbinle…
Ve belki de en çok… ruhunla.
Bugün İçin Niyetim:
“Duygularımdan kaçmadan, onlara yargısızca alan açmayı seçiyorum.
Her nefesle bedenimi dinliyor, kalbimin fısıltılarına kulak veriyorum.
Hislerimin geçici değil, öğretici olduğunu hatırlıyor;
kendime şefkatle yaklaşmayı hak ettiğimi kabul ediyorum.”
Sevgiyle…