Prof. Dr. İlter Turan ise Türkiye'nin AB'ye üyeliği için Kopenhag kriterlerine uyum sağlamasının gerektiğini vurguluyor.
Türkiye ile AB arasındaki ilişkiler, stratejik bir öneme sahip olan Avrupa güvenliği ve savunma politikaları doğrultusunda yeni bir döneme adım atıyor. Avrupa, Rusya'yı bir tehdit olarak görüp güvenlik ve savunma politikaları oluştururken, Türkiye NATO’nun güçlü bir askeri gücü olarak Brüksel’in savunma çabalarında kritik bir rol üstleniyor.
12 Mart'ta Ankara'ya gelen Donald Tusk, Türkiye'nin AB üyelik sürecinin yeniden gerçekçi ve sürdürülebilir olmasını temenni etti. Avrupalı liderlerin söylemleriyle birlikte, Türkiye-AB ilişkilerinde iyileşme daha somut bir hale geliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tusk’ın ziyaretinde AB üyeliğini stratejik bir hedef olarak nitelendirerek, "AB, gücünü kaybetmektense Türkiye’nin tam üyeliğiyle bunu tersine çevirebilir," ifadelerini kullandı.
Vesterbye, Türkiye ve AB'nin birbirine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğunu söylese de, Türkiye’nin AB üyeliğinin yakın gelecekte gerçekleşmesinin zor olduğunu belirtiyor. AB’nin genişleme süreci yavaşlarken, Avrupa’daki aşırı sağcı hareketler de Türkiye’nin üyelik sürecini engelliyor.
Prof. Dr. İlter Turan, Türkiye'nin AB üyeliği için hukukun üstünlüğü kriterlerinin sağlanması gerektiğine işaret ediyor. Bu konuda önemli adımlar atılmadığı sürece, Türkiye'nin üyelik sürecinde ilerleme kaydedilmesi zor görünüyor. Ancak, Türkiye'nin Avrupa savunmasındaki stratejik önemi arttıkça, bu ilişkilerin yeni bir çerçeveye oturması gerektiği de dile getiriliyor.
Türkiye'nin AB ile olan ekonomik ilişkilerini güçlendirme hedefi doğrultusunda Gümrük Birliği’nin güncellenmesi talebi sürüyor. Türkiye, AB ile Gümrük Birliği’nde karar alma süreçlerinde yer almak istiyor.
Vize serbestisi konusu da Türkiye'nin uzun süredir çözüm beklediği meselelerden biri. Türkiye, vize engellerinin kaldırılmasını ve AB ile ekonomik rekabetin güçlendirilmesini talep ediyor.
Avrupa Komşuluk Konseyi Direktörü Vesterbye, Türkiye’nin AB ile savunma işbirliğinden büyük kazanımlar elde edebileceğini ve bu işbirliğinin iki taraf için de kazançlı bir durum yaratabileceğini belirtiyor.
Türkiye, Avrupa güvenlik mimarisindeki stratejik rolüyle giderek daha fazla önem kazanıyor. Bununla birlikte, Avrupa'daki ülkeler arasında ortak bir güvenlik doktrini oluşturulması konusunda hala ciddi görüş ayrılıkları bulunuyor.