Haber Arama
Haber Yada Kategori Arayın...
Sahne ve perde arasında bir usta: Zafer Altun’un gözünden sanat
Sanat dünyasında tiyatrodan sinemaya, eğitmenlikten yapımcılığa uzanan çok yönlü bir kariyer… Zafer Altun, 1995 yılından bu yana oyunculukla iç içe bir hayat sürdürüyor. Bursa’da başlayan sanat yolculuğu, İstanbul’da köklü tiyatrolarda devam etti, ardından İsviçre’de kültürel projelerle farklı bir boyut kazandı.

Devlet tiyatrolarında sahneye çıktı, ödüllü performanslara imza attı, Avrupa’da ve Türkiye’de sanatı temsil etti. Şimdi ise hem sahnede hem kamera önünde, hem de geleceğin sanatçılarını yetiştiren bir eğitmen olarak çalışmalarını sürdürüyor.

Tiyatrodan sinemaya, oyunculuktan yönetmenliğe uzanan bu zengin kariyeri, İsviçre ve Türkiye’de gerçekleştirdiği projeleri ve sanat dünyasına dair görüşlerini Zafer Altun’dan dinledik.

Zafer ALTUN kimdir? Kendinizi bize tanıtır mısınız?

1980 yılında Bursa’ da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Bursa’ da tamamladı. 1995 yılında Bursa Ekim Sanat Atölyeleri’nde kursiyer olarak tiyatroya başladı. 1997-1998 sezonunda Bursa Devlet Tiyatroları’nın kurslarını kazanarak 1 yıl eğitim aldı. 2001 yılında Selçuk Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Oyunculuk Bölümü’ nü kazandı ve 2005 yılında mezun oldu. 2005-2009 yılları arasında Bursa Devlet Tiyatrosunda sanatçı olarak çalıştı. 2008-2009 sezonunda Hakan ÇİMENSER’ in yönettiği Çok Orijinal Bir Oyun adlı oyundaki performansı  Direklerarası 9. Lions Kerem Yılmazer Genç Yetenek Ödülü’ne layık görüldü. 2009 yılında İstanbul’ a yerleşti ve 2024’e kadar Sadri Alışık Tiyatrosu, Duru Tiyatro, Yabancı Sahne tiyatrolarında oyuncu olarak çalıştı; bir çok dizi, sinema, belgesel ve reklam filmlerinde rol aldı. Yurt içi ve yurt dışında tiyatro ve sinema festivallerinde ülkemizi temsil etti. Avrupa’da ve Türkiye’de kültür dernekleri ve  tiyatro kuruluşlarında eğitmen olarak çalıştı. 2018 yılında İsviçre’de faaliyet gösteren Kompass Group Media'nın İsviçre ve Türkiye Kültür Sanat Temsilciliği görevine getirildi.  6 yıldır görevine devam ediyor. 2020 yılında İstanbul’da kendi firması olan Time Right Production'u kurdu. O günden beri Time Right Production çatısı altında bir çok tiyatro, reklam ve belgesel projeleri gerçekleştirdi. Halen İsviçre ve İstanbul’da oyunculuk, yönetmenlik, yapımcılık, danışmanlık ve eğitmenlik çalışmalarını yürütüyor. Tiyatro oyunculuğu, diksiyon, kamera önü oyunculuk ve özel oyuncu koçluğu eğitimleri veriyor. 

Tiyatroya ilk adımınızı 1996 yılında Bursa Ekim Tiyatrosu'nda attınız. Bu yolculuk nasıl başladı? Tiyatroya olan ilginizin temelleri nerelere dayanıyor?

1995’de lise ikinci sınıfta 15 yaşındayken abimin Ekim Sanat'a beni götürmesi ile başladım tiyatroya. Orada oyunculuk yeteneğimi keşfettiler ve konservatuvar okumam konusunda ikna ettiler. Ben de sınavlara girdim ve kazandım. Hayatımın dönüm noktalarından biridir. 

Bursa Devlet Tiyatrosu'nda sözleşmeli oyuncu olarak çalışmaya başladığınız dönemde, tiyatro dünyasında sizi en çok etkileyen deneyimler nelerdi?

2005 yılında mezun olduktan sonra koşa koşa Bursa Devlet Tiyatrosu'na gittim ve ilk oyuna girdim. Kursiyer sonrasında figüran olarak girdiğim tiyatroya, sanatçı olarak tekrar başlamak benim için inanılmaz bir mutluluktu. 2009-2010 sezonunda Bursa Devlet Tiyatrosu'nda Savaş DİNÇEL’in yazdığı Hakan ÇİMENSER’in yönettiği “Çok Orijinal Bir Oyun” oyunundaki performansım 9. Direklerarası Lions Tiyatro Ödülleri'nde Yılın Umut Vadeden Genç Yetenek Ödülü'ne layık görüldüm. 2010 yılında İstanbul'a yerleştim. 

Selçuk Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’na katılmaya karar verirken ne tür bir motivasyonunuz vardı? Bu okuldaki eğitiminizin kariyerinize etkisi ne oldu?

Okuldaki arkadaşlarımızdan çeşitli duyumlar alıyorduk. Hacettepe Üniversitesi’nden hocaların Konya’da eğitim verdiğini, eğitimin oldukça iyi olduğunu duyduk. Girmeye değer bir program olduğu söylendi ve ben de başvurup kazandım. Kariyer açısından en büyük katkısı, bize sahne deneyimi kazandırması oldu.

Hem oyunculuk hem de eğitmenlik yapmışsınız. Eğitmenlik deneyiminiz, oyunculuk pratiğinizi nasıl şekillendirdi?

Aslında oyunculuk pratiğimiz eğitmenlik pratiğimizi şekillendirdi. Sahne dışında sinema ve dizi sektöründe çalıştığım için, tiyatro oyunculuğu, diksiyon dersleri dışında kamera önü oyunculuk dersleri vermeye başladım. 

BENİ HATIRLAYINIZ adlı Canlı Belgesel anlatısında, sahne rejisörlüğünü üstlendiğiniz bir projeyi hayata geçirdiniz. Bu projede hangi zorluklarla karşılaştınız ve bu projeyi özel kılan nedir?

Projeyi çok hızlı bir şekilde çıkarmak zorunda kaldık. Hacı Mehmet DURANOĞLU hocamızın tasarımı kafasında taslak olarak hazırdı. Biz Ekim ayının son haftasında provalara başlamıştık ve bir aylık bir prova takvimimiz vardı. Fakat İBB Kültür Miras projemizi çok beğendiklerini ve hemen 10 Kasım’a çıkarmamızı istediler. Ve biz de gece gündüz çalışarak bir hafta gibi bir sürede projeyi çıkardık. Bu projeyi özel kılan durum, bir belgeselcinin gözünden Atatürk’ü dinlemek. Yıllarca üzerinde araştırmalar yaptığı çalışmayı kendi ağzından canlı canlı dinlemek ayrı bir keyif veriyor.  

Müzik ve görsellik, sahnelemenizle birlikte önemli bir yer tutuyor. Projelerde abiniz Cem Altun’un müzikleri ve diğer ekip üyelerinin katkılarıyla çalışmak nasıl bir deneyim?

Abim Cem ALTUN, 2000’li yıllardan bu yana, yaklaşık 25 yıldır tiyatro müziği alanında çalışmalar yapıyor. Yıllar içinde birçok projede birlikte yer aldık. 2019 yılında ise Time Right Production’u kurarak tiyatro, reklam ve tanıtım filmleri prodüksiyonu ile müzik çalışmalarını ortaklaşa yürütmeye başladık.

İsviçrede Maya Kült Verein ile gerçekleştirdiğiniz oyunculuk atölyesi çalışmaları hakkında bize daha fazla bilgi verir misiniz? Katılımcılardan aldığınız geri dönüşler nasıl oldu?

Araştırmalarım sonucunda, İsviçre’de daha önce kamera önü oyunculuk atölyesi düzenlenmediğini fark ettim. Bu eksikliği gidermek adına Maya Kult Verein ile bir aylık Kamera Önü Oyunculuk Atölyesi açmaya karar verdik. Atölyeye 15 kursiyer katıldı. Katılımcılar, temel oyunculuk, diksiyon ve kamera teknikleri üzerine eğitim aldılar. Ayrıca, hazırladıkları monologları sahneleyerek “audition teknikleri” hakkında bilgi edindiler. Programın sonunda sertifikalarını alarak eğitimlerini tamamladılar.

Türkiye’deki tiyatro deneyiminizle İsviçre’deki kültürel atmosferi kıyasladığınızda, farklılıklar ve benzerlikler nelerdir?

Türkiye’de tiyatro oldukça hareketli bir sahneye sahip. Küçük çaplı bar tiyatrolarından büyük prodüksiyonların sahnelendiği Zorlu PSM’ye kadar uzanan yüzlerce farklı tarzda oyun izleyiciyle buluşuyor. Ancak İsviçre’de bu sayı oldukça sınırlı. Avrupa’nın birçok ülkesinde Türk Tiyatro Festivalleri düzenlenirken, İsviçre’de böyle bir organizasyonun eksikliği hissediliyor. En kısa zamanda burada da kapsamlı bir tiyatro festivali düzenlemeyi çok istiyorum. Yerli ve yabancı prodüksiyonların sahne alacağı, kültürel çeşitliliği ve sanatı buluşturan bir festival, İsviçre halkının hak ettiği önemli bir etkinlik olacaktır.

Tiyatro ve sinema projelerinde yer almak, her biri farklı bir deneyim gerektiriyor. Sizin için bu iki alan arasındaki farklar ve benzerlikler nedir?

Oyunculuk sevgili hocam Celal Kadri KINOĞLU’nun söylediği gibi “inanmaktır, her koşulda ve her şekilde inanamaktır”. Oyuncu inandığı her yerde oynar. Ya tiyatro sahnesinde ya da kamera karşısında. Tiyatro beden olarak daha zorlayıcıdır, çünkü 2-3 saat sahnede hem dans edip hem şarkı söyleyip hem de oyunculuk yapmak zorunda kalabiliyorsunuz. Bu performansı bir oyuncunun sergileyebilmesi için senelerce eğitim alması gerekiyor. Kamera karşısında öyle değil, orada da çok fazla bekliyorsunuz. Setin hazırlık süreci biraz uzun sürüyor ve büyük bir sabırla sıranızın gelmesini beklersiniz, 5-6- veya 7 saat. Kameraya oynarken biraz daha yüzünüz odaklı çekim yaparlar, o yüzden tiyatroda kullanılan abartılı mimikler kamera karşısında çok büyük kalır. O yüzden kamera karşısında daha minimalist mimikler ile oyunculuk performansı sergiliyoruz. 

Tiyatroda ve sahnede, izleyicilere vermek istediğiniz en önemli mesaj nedir?

Doğal, samimi ve net olmak. Ne demiş Çehov “Herşey basit olmalı tümüyle basit”

2019-2020 yıllarında İsviçre Türkiye Çocuk Şenliği'nde yer aldınız. Çocuklarla olan bu etkileşim, sanatsal çalışmalarınızı nasıl etkiledi?

Uzun yıllardır çocuklara yönelik çeşitli sanat çalışmaları yürütüyoruz. Karagöz ve Hacivat gösterilerinden çocuk oyunlarına, müzikten drama ve ritim çalışmalarına kadar geniş bir yelpazede projeler gerçekleştiriyoruz. Bu şenlik vesilesiyle çalışmalarımızın bir kısmını İsviçre’deki izleyicilerle buluşturma fırsatı yakaladık. İnşallah en kısa zamanda, yeni sanatçılarla birlikte daha kapsamlı bir şenlik düzenleyerek bu deneyimi tekrar yaşarız.

Gelecekteki projelerinizde yer alacak yeni konular ve temalar hakkında neler planlıyorsunuz?

Bu sezon iki oyunda oynuyorum ve bir tane oyun yönettim. Undile Gidiyor ve Öykülerle Türküler Müzikali'nde oynuyorum, “Beni Hatırlayınız” adlı oyununu yönettim.  “Doğulu”, “Geniş Aile” ve “Gülizar Yol Ayrımı” filmlerinde oynadım. Geniş Aile ve Doğulu filmi vizyona girdiler. 

Yakın zamanda ise “Gülizar Yol Ayrımı” filmi vizyona girecek.   

UNDİLE GİDİYOR”  “Oyuncu” (İstanbul Avusturya Konsolosluğu) - (Tiyatro)

Viyana’da Performans Sanatları bölümü okuyan Özlem YILMAZ hocası Alman Prof Dr. Helga Untz ile birlikte Avusturyalı yazar Ingeborg Bachmann’nın romanından “UNDİLE GİDİYOR” isminli oyun projesini hazırlar. Özlem Yılmaz hazırladıkları oyunun baş kahramanlardan “Hans” karakterini, hocası Zafer ALTUN’nun oynamasını istemiştir. İstanbul ve Viyana’dan kurulan ekip ile birlikte 6 Kasım 2024’te İstanbul Avusturya Konsolosluğu binasında ilk gösterimi olmuştur. Oyunun metni Almanca, Türkçe ve İngilizce olarak 3 dilde oynanmıştır. 

Özlem Yılmaz Avusturya’da hazırladığı projelerin Türkiye'de de sergilenmesini ve oradaki vatandaşlarımızın da bu yapılan projelerden haberdar olmasını istediği için oyunun prömiyerinin İstanbul’da gerçekleşmesini istemiştir. İleri tarihlerde Türkiye ve Avrupa'nın birçok yerine turne yapmayı planladıklarını söylemiştir. Oyunda Özlem YILMAZ, Zafer ALTUN, Emrah AYTİMUR, Özlem ÖZKOŞAR, Sahra Kübra GÜMÜŞ, Hilal Başak BOL, Ferhat KİREÇ ve Cengiz ÖZKAN oynamıştır. 

“ÖYKÜLERLE TÜRKÜLER MÜZİKALİ”  “Oyuncu” (Rotterdam - Hollanda) - (Tiyatro)

Organizasyonu Orontes Prodüksiyon’un üstlendiği etkinlik, senaryosunu Ömer Hünkar ILIK’ın yazdığı ve Ozan ÇETİNKAYA’nın yönettiği müzikalin üçüncü kez izleyiciyle buluşmasına sahne oldu. Salonun tamamen dolduğu etkinlik, büyük bir coşku ve alkışlarla tamamlandı. Organizasyonun sorunsuz ilerlemesinde Ali SABAHOĞLU’nun katkısı dikkat çekerken, Harmonius Koor ve orkestrası performanslarıyla göz doldurdu. 

Anlatıcılar Zafer ALTUN ve Meltem HALACELİ’nin etkileyici sunumları ise geceye ayrı bir renk kattı. Ekip, gösteri sonunda izleyicilere ve etkinlikte emeği geçen herkese teşekkürlerini iletti. Avrupa’nın birçok yerine turne düzenleyeceklerini iletti.

“BENİ HATIRLAYINIZ”  “Yönetmen” (İstanbul) - (Tiyatro)

Hacı Mehmet DURANOĞLU’nun hazırlayıp sunduğu, sahne rejisini Zafer ALTUN’un yaptığı, özgün müzikleri Cem ALTUN tarafından bestelenen program sizi nefes kesen tarihi bir yolculuğa çıkarıyor. 

Selanik’ten Ankara’ya uzanan ilham verici bir yaşamın gölgede kalmış hüzünlü öykülerini derliyor… Doğumundan okul yıllarına, okuduğu kitaplardan günlük ve mektuplarına, savaştığı cephelerden içinden geçtiği ateş çemberlerine, Kurtuluş Savaşı’ndan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına ve çağdaş bir toplum yaratılmasına kadar bir ömrü vakfettiği destansı mücadeleyi konu ediniyor. 

Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Diğer Haberler
Yükleniyor
Yükleniyor
2025
Pusula Swiss – Tüm hakları saklıdır.
Özel Haber
Etkinlik
Anasayfa
Yazarlar
Video