
Köniz BE’de dördüncü sınıfa giden bir oğulları olan Sandra Keller ve eşi, çocuklarına hâlâ akıllı telefon almadıklarını belirtiyor. Ancak Keller, çevrede giderek artan bir “sessiz baskı” hissettiklerini ifade ediyor: “Acaba çok mu katıyız? Çocuğumuz bir şey kaçırıyor mu? Sınıftaki herkes telefon kullanırken o geri mi kalacak?”
Bu kaygıları taşıyanların sayısı az değil.
Okullarda telefon yasağı velileri birleştirdi
Köniz Belediyesi, Şubat ayında okullarda özel elektronik cihazları yasaklamıştı. Öğrenciler derse gelir gelmez telefonlarını ve akıllı saatlerini kilitli kutulara bırakmak zorunda. Bu kararın ardından birçok veli, çocukların sosyal çevrede de benzer bir koruma altında olması gerektiğini dile getirdi.
Veliler Meclisi üyesi ve iki çocuk babası Christoph Inauen, “Aileler tek başına bu baskıyla baş edemiyor” diyor. “Çocuk eve geliyor ve ‘Herkesin telefonu var’ diyor. Bu hem çocuğa hem aileye baskı kuruyor. Bu nedenle çözüm toplumsal olmalı.”
Velilerin yüzde 80’i: ‘7. sınıfa kadar telefon yok’
Yeni eğitim yılının başında Inauen ve diğer gönüllü veliler, 3., 4. ve 5. sınıf velilerinin katıldığı toplantılara giderek bir “ortak davranış standardı” önerdi. Öneri iki maddeden oluşuyor:
- 7. sınıfa kadar çocuklara akıllı telefon alınmaması
- 9. sınıfa kadar çocukların kendi sosyal medya hesabı açmaması
Toplantılarda yapılan anonim oylamalar dikkat çekici sonuçlar verdi:
- Velilerin %80’i 7. sınıfa kadar telefonsuzluk ilkesine tamamen hazır.
- Ek %10’luk kesim de ilkeye katılıyor, ancak çocuklarının hâlihazırda telefon sahibi olduğunu belirtiyor.
- Yalnızca %10’luk bir grup ortak hareketi reddediyor.
- Sosyal medya yasağına destek ise %90 seviyesinde.
Girişimin diğer öncülerinden Tobias Löhrer, “Sonuçlar çok net. Bu konunun ne kadar ciddi bir ihtiyaç olduğunu gösteriyor” diyor.
Ortak platformla dayanışma sağlanacak
Velilerin asıl hedefi, yalnız olmadıklarını bilerek baskıya karşı durabilmek. Bu nedenle girişimin bir sonraki adımı, isteyen ailelerin kaydolabileceği bir çevrim içi platform oluşturmak.
Bu platform sayesinde veliler, sınıf arkadaşlarından kimlerin benzer kurallara uyduğunu görebilecek.
“Çocuğa, ‘Bak, sadece senin telefonun yok değil. Aynı durumda birçok arkadaşın var’ diyebilmek önemli” diyen Löhrer, dayanışmanın çocukların üzerindeki psikolojik baskıyı azaltacağını savunuyor.
Veliler, dijital dünyaya erken yaşta maruz kalan çocukların yalnızlaştırıcı bir rekabet içine girdiğini ve bunu ancak ortak kurallarla dengeleyebileceklerini düşünüyor. Köniz’deki girişim, İsviçre’de giderek büyüyen dijital ebeveynlik tartışmalarına yeni bir örnek olarak görülüyor.







