Haber Arama
Haber Yada Kategori Arayın...
Sinema ve Edebiyatın sessiz etkisi
Ölüm hakkı tartışmaları: Ötenazi yasaları sanattan mı güç alıyor?
Dünyanın birçok ülkesinde ötenazi ve yardımlı intiharın yasallaşmasına yönelik adımlar hız kazanırken, edebiyat ve sinema bu sürecin görünmez ama etkili aktörleri arasında yer alıyor.

İsviçre’de yürütülen kapsamlı bir araştırma projesi, sanat eserlerinin ötenazi tartışmalarında politik ve toplumsal algıyı nasıl etkilediğini inceliyor.

Son yirmi yılın en çarpıcı yapımlarından Mar adentro (İçimdeki Deniz) ve Intouchables (Can Dostum), aynı kaderi paylaşan iki tetraplejik karakterin hikâyesini anlatıyor. Her iki film de gerçek olaylara dayanmasına rağmen, biri ötenaziyi savunan dramatik bir anlatı sunarken, diğeri yaşam sevincini ve umudu ön plana çıkarıyor. İlginç olan ise, seyircinin çoğu zaman yaşamdan yana bir tutum sergilemesine karşın, gerçek hayatta bazı hastaların ölümü tercih etmesi.

İsviçre, Belçika, Kanada ve İspanya gibi ülkelerde ötenaziye yönelik yasal düzenlemeler genişlerken, bu tartışmaların arka planında sanat eserlerinin izleri giderek daha belirgin hale geliyor. Özellikle İspanya’da, tetraplejik denizci Ramón Sampedro’nun davası ve bu davadan ilham alan Mar adentro filmi, ülke genelinde büyük bir toplumsal tartışmayı tetikledi.

Bu etkiyi sistematik biçimde inceleyen İsviçre merkezli “Assisted Lab – Living Archive of Assisted Dying” adlı araştırma projesi, dünya genelinden edebiyat, sinema ve tiyatro eserlerini bir araya getiriyor. Projenin kurucusu ve St. Gallen Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Anna Elsner’e göre, sanat eserleri artık yalnızca siyasi tartışmaların bir yansıması değil, doğrudan yasa yapım süreçlerinde atıf yapılan kaynaklar haline geliyor.

Araştırma kapsamında bugüne kadar 60’tan fazla eser kamuoyuna açılırken, arşivde 350’den fazla çalışma bulunuyor. Fransa’da ALS hastası yazar Anne Bert’in yaşamı ve ölümünü konu alan belgeseller ve kitaplar, ülkedeki ötenazi yasa tasarılarında doğrudan referans gösterildi.

Ötenazi artık yalnızca Batı dünyasına özgü bir mesele de değil. Araştırmacılar, Hindistan’dan Latin Amerika’ya kadar farklı kültürlerde üretilen eserlerin de bu küresel tartışmaya dahil olduğunu vurguluyor. Sanatın sunduğu çok katmanlı anlatılar, siyasi söylemlerdeki siyah-beyaz yaklaşımın aksine, hasta yakınlarının yaşadığı duygusal yükü ve ahlaki ikilemleri de görünür kılıyor.

İsviçre’de ise ötenazi tartışmaları uzun süre “ölüm turizmi” ekseninde yürütülürken, son dönemde Sarco adlı intihar kapsülüyle birlikte konu yeniden ülke gündeminin merkezine oturdu. Uzmanlara göre, sanatın bu alandaki rolü, toplumların nerede özgürlükle sorumluluk arasındaki sınırı çizeceğine dair kritik bir tartışma alanı açıyor.

Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Diğer Haberler
2025
Pusula Swiss – Tüm hakları saklıdır.
Özel Haber
Etkinlik
Anasayfa
Yazarlar
Video