
Bu değişim, hem kişisel sağlık bilincinin artması hem de ilişkilerde doğum kontrolünün artık ortak bir sorumluluk haline gelmesiyle yakından ilgili.
Doğal yöntemlere dönüş
Geçmişte doğum kontrol hapı kadın özgürlüğünün bir simgesi olarak görülüyordu. 1960’lı yıllarda piyasaya sürülen bu yöntem, milyonlarca kadının hayatında büyük bir değişim yarattı. Ancak bugünlerde birçok kadın, hapın neden olduğu baş ağrısı, ruh hali değişimleri, libido düşüklüğü gibi yan etkiler nedeniyle bu yöntemi terk ediyor.
Örneğin 20 yaşındaki Eva, hapın duygusal dengesini bozduğunu söylüyor ve artık doğurganlık döngüsünü takip ederek doğal yollarla korunmayı tercih ediyor. 25 yaşındaki Fabienne ise cinsel isteğinde azalma yaşadığı için hapı bırakmış. Şimdi partneriyle birlikte doğurganlık günlerine göre plan yapıyorlar.
Verilere göre değişim net
İsviçre Federal İstatistik Dairesi’nin verilerine göre, hâlâ en çok kullanılan doğum kontrol yöntemleri arasında kondom (%42) ve doğum kontrol hapı (%31) yer alıyor. Ancak hap kullanımı son yıllarda düşüşte. Özellikle 15-24 yaş arası genç kadınlar arasında hap kullanımı azalırken, hormon içermeyen yöntemlere yöneliş hızla artıyor.
Kadınların tercih ettiği hormon içermeyen yöntemler:
- Doğal Aile Planlaması (NFP): Vücut ısısı ve hormon seviyeleri takip edilerek doğurgan günlerin belirlenmesi.
- Kupfer spiral (hormonsuz spiral): Rahme yerleştirilen bu araç, hormon içermeden gebeliği önlüyor.
- Kondom: En yaygın ve pratik yöntemlerden biri; ayrıca cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı da koruma sağlıyor.
- Diyafram ve servikal kapak: Sperm geçişini fiziksel olarak engelliyor.
- Sterilizasyon: Geri dönüşü olmayan, kalıcı doğum kontrol yöntemi.
Neden bu değişim yaşanıyor?
Uzmanlara göre bu değişimin temelinde kadınların kendi bedenlerine dair farkındalıklarının artması yatıyor. Artık birçok kadın, hormonal yöntemlerin ruhsal ve fiziksel yan etkilerini istemiyor. Ayrıca dijital uygulamalarla doğurganlık takibi yapmak da artık çok daha kolay.
Diğer yandan, doğum kontrolü sadece kadının değil, çiftlerin ortak sorumluluğu olarak görülmeye başlandı. Bu da özellikle doğal yöntemlerin tercih edilmesinde etkili oluyor.
İsviçre’deki kadınlar artık bedenlerine zarar vermeyen, yan etkisiz ve ortak kararlarla şekillenen doğum kontrol yöntemlerine yöneliyor. Bu değişim sadece bireysel sağlığa değil, toplumsal cinsiyet rollerine de dokunuyor. Kadınlar daha bilinçli, daha güçlü ve daha doğal bir yaşamın peşinde.