Dirk Baier, öncelikli olarak bu grubun bölgesel dağılımının belirlenmesi gerektiğini vurguluyor. Bu fenomenin genellikle Doğu İsviçre'den duyulduğunu, ancak Batı İsviçre'deki durumun ne olduğunun bilinmediğini belirtiyor. Ayrıca, bu grubun tehlike derecesi, silahlara erişimleri, yurt dışı bağlantıları ve karşı stratejilerin ne kadar etkili olduğu gibi konuların da aydınlatılması gerektiğini ifade ediyor.
Baier, bu grubun İsviçre'de yaklaşık on yıldır var olduğunu ve kısmen Avusturya veya Almanya'daki daha güçlü Reichsbürger hareketlerinden etkilendiğini belirtiyor. Grup üyelerinin zaman zaman devlet görevlilerini tehdit ettiği ve devlete karşı etkili direniş yöntemlerini öğreten atölye çalışmaları düzenledikleri biliniyor. Sosyal medya üzerindeki ağları dikkat çekici derecede güçlü olsa da, şu an için bir darbe hazırlığına dair bir işaret olmadığını ekliyor.
Baier'e göre, bu grup büyük ölçüde gizli kalmayı tercih ediyor ve sosyal medyada iletişim kuruyor. Pandemi döneminde daha aktif ve görünür olsalar da, genellikle devletle en az temas kurmak için çaba sarf ediyorlar. Grup, özellikle vergi ödeme veya para cezaları gibi kritik noktalarda ortaya çıkıyor.
Bu oldukça zorlu bir görev. Baier, ilk adımın farklı polis birimlerinin bilgilerini bir araya getirmek olduğunu öneriyor. Ayrıca, icra daireleri ve sahayı uzun süredir gözlemleyen gazeteciler gibi diğer yetkililerin de bilgi sağlaması gerektiğini belirtiyor. Özellikle Telegram gibi sosyal medyada yapılan faaliyetlerin dikkatle izlenmesi gerektiğini vurguluyor.
Baier, devletin bu gruba müdahalesinin radikalleşme riskini artırabileceğini kabul ediyor. Devlet, bu hareketin gözünde bir numaralı düşman olarak görülüyor ve devletin müdahalesi, grup içinde yayılan komplo teorilerini besleyebilir. Ancak Baier, bu riskin göze alınması gerektiğini savunuyor ve böyle bir incelemenin getireceği faydaların, doğurabileceği olası zararlardan daha büyük olduğunu belirtiyor.
Baier, bu grubun daha iyi anlaşılması ve yetkililerin buna göre hazırlık yapmasının önemini vurguluyor. Ayrıca, etkili karşı stratejilerin belirlenmesi açısından da bu tür bir incelemenin faydalı olabileceğini düşünüyor. Bununla birlikte, yeni yasalar veya yasakların getirilmesi yerine, daha çok sosyal hizmetlere yönelik önlemlerin tercih edilmesi gerektiğini savunuyor. Analiz sonuçlarının ardından, hangi adımların atılması gerektiğinin dikkatlice değerlendirilmesi gerektiğini ifade ediyor.