
Ayrıca %42’si, böyle bir teklif gelmesi halinde siyasete atılabileceğini ifade ediyor.
Araştırmacılar, bu oranların İsviçre’de "gizli siyasal angajman" seviyesinin oldukça yüksek olduğunu gösterdiğini belirtiyor. Bu kavram, adaylıkla sonuçlansın ya da sonuçlanmasın, vatandaşların bir siyasi görev üstlenmeye yönelik içsel motivasyonunu tanımlıyor.
Yerel Bağ, Siyasi İstekle Doğrudan İlişkili
Araştırma, yerel topluluklarla güçlü bağ kuran bireylerin siyasete daha meyilli olduğunu gösteriyor. Özellikle ev sahibi olmak ya da bir dernekte gönüllü çalışmak gibi yerel düzeydeki ekonomik ve sosyal yatırımların, siyasete yönelmeyi teşvik ettiği vurgulanıyor.
Küçük yerleşim yerlerinde ise siyasal katılım isteğinin daha yüksek olduğu görülüyor. Bu durum, küçük topluluklarda dayanışma hissinin daha güçlü olması ve sorunların daha doğrudan algılanmasıyla açıklanıyor. Araştırmacılar, bu eğilimin küçük belediyelerde yaşanan siyasi aday eksikliğini kısmen telafi ettiğini belirtiyor.
Dil Bölgeleri Arasında Farklılıklar
Araştırma, siyasal katılım isteğinin dil bölgeleri arasında da farklılık gösterdiğine dikkat çekiyor. Ortalama olarak Fransızca konuşulan bölgelerde siyasi angajman isteği, Almanca konuşulan bölgeler ve Ticino’ya kıyasla daha düşük seviyede.
Ancak İsviçre Almancası konuşulan kantonlar arasında da önemli farklılıklar gözlemleniyor. Romandiyedeki kantonlar daha homojen bir tablo çizerken, Ticino siyasi angajman açısından oldukça yüksek bir seviyede bulunuyor.
2023 Federal Seçimlerinde 6000 kişinin Ulusal Konsey üyeliği için aday olması, bu "gizli" katılım isteğinin pratiğe döküldüğüne dair önemli bir işaret olarak görülüyor. Benzer eğilimler 2022 Bern Büyük Konsey seçimlerinde ve 2025 Mart ayında yapılan Cenevre belediye seçimlerinde de gözlemlendi.
Bu bulgular, İsviçre’deki demokrasinin temellerinin hâlâ güçlü olduğunu ve halkın siyasete aktif katılım için hazır beklediğini gösteriyor.