"Tages-Anzeiger" gazetesinin derinlemesine araştırması, İsviçre'nin seks endüstrisinin karanlık yüzünü gün ışığına çıkarıyor: Doğu Avrupa'daki kadınlara yönelik yanıltıcı iş teklifleri ve bu tekliflerin ardındaki acımasız gerçekler.
Araştırma, İsviçre'deki genelevler, eskort servisleri ve profesyonel aracılık ajanslarının, genç kadınlara haftada 5000 ila 7000 İsviçre Frangı kazanç vaadiyle ilanlar yayımladığını ortaya koyuyor. Ancak bu vaatlerin gerçekle uzaktan yakından ilgisi yok. Kadınlar, İsviçre'ye geldiklerinde kendilerini bekleyen koşulların, vaat edilenden çok farklı olduğunu acı bir şekilde tecrübe ediyorlar.
Araştırma, bu ilanlara dayanarak İsviçre'ye gelen birçok kadının, kimlik belgelerinden mahrum bırakıldığını, tüm kazançlarını genelev işletmecilerine bırakmak zorunda kaldıklarını ve dış dünya ile iletişimlerinin kesildiğini belgeliyor. Kadınlar, itiraz ettiklerinde şiddet ve aşağılamaya maruz kalıyor, hatta hamile kaldıklarında bile müşterilere hizmet vermeye zorlanıyorlar.
Bu trajik hikayelerden biri, 2021 yılında bir ilana cevap vererek İsviçre'ye gelen 19 yaşındaki bir Macar kadınının hikayesi. Varışının hemen ardından, onu İsviçre'ye getiren kişinin partneri tarafından kimlik belgelerine el konuluyor. Bu genç kadın, tüm kazancını genelev işletmecilerine bırakmak zorunda kalıyor, dış dünya ile iletişimi kesiliyor ve şiddete maruz kalıyor. Bu zorlu sürecin sonunda, doğurduğu bebek bile kendisinden alınıp evlatlık veriliyor.
İsviçre, yüksek kazanç vaatleriyle özellikle kadın ticareti için cazip bir hedef haline geliyor. Ancak bu işin arkasındaki gerçekler, insanlık dışı koşullar ve ciddi insan hakları ihlalleri. İsviçre'deki genelevlerin çalışma koşulları üzerine yapılan bu araştırma, sadece seks endüstrisindeki karanlık gerçekleri değil, aynı zamanda bu duruma göz yuman sistemik sorunları da ortaya koyuyor.
Bu hikayeler, sadece İsviçre'nin değil, tüm dünyanın, modern zamanların köle ticaretine karşı gözlerini açması gerektiğinin acı bir hatırlatıcısı. Kadınların, yanıltıcı vaatlerle kandırılarak bir ülkeden diğerine sürüklenmeleri, uluslararası toplumun acilen ele alması gereken ciddi bir sorun olarak karşımızda duruyor.