
Nesthorn Dağı’nın yamacında yer alan milyonlarca metreküplük kaya kütlesinin bir bölümü çökerken, tehlikenin büyümesi hâlâ ihtimal dahilinde. Ancak Blatten halkı, modern teknolojiler sayesinde zamanında uyarılarak bölgeden tahliye edildi.
Üç kademeli erken uyarı sistemi
Kar örtüsü ve çığ araştırmaları alanında uzman olan Davos’taki SLF (Kar ve Çığ Araştırma Enstitüsü) bünyesinde görev yapan coğrafyacı Dr. Yves Bühler’e göre İsviçre, dağlık bölgelerde tehlike izleme konusunda dünyanın öncülerinden biri. Bühler, “İsviçre’de kamu otoriteleri, özel şirketler ve bilim insanları arasında benzersiz bir iş birliği var” diyor.
Bu sistem üç ana aşamadan oluşuyor:
- Uydu gözlemleri
Avrupa Uzay Ajansı (ESA) gibi kurumların uyduları, dağ yüzeylerini düzenli olarak izliyor ve en ufak hareketlilikleri bile kaydediyor. - Dron ve helikopterle hava gözlemleri
Eğer uydular büyük bir kayma tespit ederse, bölgeye dronlar veya helikopterler gönderiliyor. Bu araçlar, çok hassas veriler toplayarak toprağın hareketliliğini milimetre seviyesinde ölçebiliyor. Ancak kötü hava koşulları, bu yöntemin zayıf noktası. Nitekim Blatten’deki son olayda yoğun sis nedeniyle helikopterle yapılması planlanan keşif uçuşu iptal edilmek zorunda kaldı. - Sabit radar sistemleri
Havanın izin vermediği durumlarda devreye sabit radarlar giriyor. Bu sistemler yüksek maliyetli ve kurulumu zor olmasına rağmen, bulunduğu bölgedeki hareketleri çok sık ve yüksek hassasiyetle izleyebiliyor. Ani hızlanmalar, çökmeye işaret edebilecek kritik göstergeler arasında yer alıyor.
Blatten’de sistem başarılı çalıştı
Yves Bühler’e göre Blatten örneğinde bu üçlü sistem etkili biçimde işledi. Hem uydu verileri hem de radar ölçümleri sayesinde bölgede tehlikeli hareketler zamanında fark edildi. Böylece halk tahliye edilerek herhangi bir can kaybı yaşanmasının önüne geçildi.
Bu gelişmeler, İsviçre’nin doğayla iç içe yaşamını sürdürebilmesinde bilimin ve teknolojinin ne denli hayati bir rol oynadığını bir kez daha ortaya koydu.