
Piskoposluk bu suçlamalara sert bir dille karşılık verdi ve bunları iftira olarak nitelendirdi.
Zürih Üniversitesi bünyesindeki bir araştırma ekibi, Katolik Kilisesi’nde yaşanan cinsel istismar vakalarını kapsamlı şekilde incelemeye devam ediyor. Ancak Sonntagsblick gazetesinde yer alan bir habere göre, Basel Piskoposu Felix Gmür’ün, araştırma ekibinin piskoposluk arşivine yeniden erişimine karşı çıktığı ileri sürüldü. NZZ am Sonntag gazetesinde de benzer şekilde, Basel Piskoposluğu’nun iş birliği eksikliğinin İsviçre Piskoposlar Konferansı’nda istismar vakalarının soruşturulmasından sorumlu olan Chur Piskoposu Joseph Bonnemain’i rahatsız ettiği ifade edildi. Ayrıca, Basel’deki cinsel istismar mağdurlarına yönelik başvuru hattının bağımsızlığı da sorgulandı. Bu hattı işleten hukuk bürosunun, daha önce Piskopos Gmür’ün adı geçen Denise Nussbaumer vakasında danışmanlık verdiği belirtildi.
Denise Nussbaumer Vakası
Ağustos 2023’te Beobachter dergisi, takma adla Denise Nussbaumer olarak bilinen bir mağdurun hikâyesini kamuoyuna duyurmuştu. Nussbaumer, bir rahibin kendisine defalarca cinsel saldırıda bulunduğunu ve bu durumu Basel Piskoposluğu’na bildirdiğini açıklamıştı. Piskopos Felix Gmür, bu süreçte hatalar yapıldığını kabul etmiş ve bu nedenle Vatikan tarafından da uyarılmıştı.
Piskoposluk İddialara Ne Diyor?
Basel Piskoposluğu, İsviçre Piskoposlar Konferansı’nda gerginlik olduğu yönündeki haberlerin “tamamen uydurma” olduğunu belirtti. Chur Piskoposluğu da Biskopos Bonnemain’in Basel’deki meslektaşına karşı herhangi bir rahatsızlık duymadığını doğruladı. Ayrıca Basel Piskoposluğu, söz konusu başvuru hattının tamamen bağımsız olduğunu ve medyada yapılan haberlerin “ahlaki sınırları aşan” bir üslup taşıdığını kaydetti. Bu kadar sert bir açıklama, İsviçre’deki Katolik piskoposluklar arasında nadiren görülüyor.
Neden Bu Kadar Sert Bir Tepki Geldi?
İsviçre Katolik piskoposları açısından bu sürecin yönetimi büyük önem taşıyor. Cinsel istismar skandalına nasıl yaklaşıldığı, Katolik Kilisesi’nin ciddi şekilde zarar görmüş olan kamuoyundaki itibarının yeniden inşa edilip edilemeyeceğini doğrudan etkiliyor. Dolayısıyla piskoposlar, soruşturmayı engelledikleri yönünde bir algının oluşmasını dahi göze alamıyor.
Medyanın Rolü
Medya, Katolik Kilisesi’ndeki cinsel istismar vakalarının aydınlatılması sürecinde belirleyici bir rol üstleniyor. Mağdurların seslerinin duyurulması ve kamuoyu baskısının oluşması sayesinde soruşturma önemli ölçüde ilerledi. Ancak tartışmanın son dönemde geldiği noktada, örneğin bağımsız başvuru hattının sorgulanması gibi suçlamaların mağdurlar açısından olumsuz sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekiliyor. Bu nedenle medyanın bu süreçte azami özen göstermesi gerektiği vurgulanıyor.