Federal savcılığın iddiasına göre, zanlı suçu kimliği belirlenemeyen kişilerin talimatıyla para karşılığında işledi. Ancak, bu suikastın perde arkasındaki isimler ve motivasyonlar hala belirsizliğini koruyor. Savcılık, suikastın Mısır’ın 1990’lardaki politik çatışmaları ve uluslararası terörizm bağlamında gerçekleştiğini düşünüyor.
1990'larda Mısır'da ideolojik çatışmalar ve sosyal gerilimler yoğundu. İslamcı gruplar, özellikle Müslüman Kardeşler, büyük çaplı saldırılar düzenliyordu. O dönemin Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, Avrupa'daki İslamcı grupları takip etmek için büyükelçiliklerde istihbarat personeli görevlendirmişti. Cinayetin, Mübarek yönetiminin bu istihbarat operasyonlarına karşı bir misilleme olduğu düşünülüyor.
Diplomat Alaa al-Din Nazmi'nin, Müslüman Kardeşler’in Avrupa’daki finansal ağını araştırdığı biliniyor. Cinayetin, bu faaliyetleri durdurmak ve diğerlerini de caydırmak amacıyla işlendiği iddia ediliyor.
Eğer mahkeme zanlının arkasındaki isimleri öğrenebilirse bile, bu kişilerin yargılanması zor görünüyor. Bazıları yaşamını yitirmiş olabilir ve cinayet bir yıl sonra zaman aşımına uğrayacak.
Bu dava, hem adli hem de politik boyutlarıyla İsviçre ve Mısır arasında uzun yıllardır bir gölge olarak duran bir suikastın çözülmesi açısından kritik bir önem taşıyor. Adaletin zamanla yarıştığı bu süreç, diplomatik ilişkilerin hassas dengelerini de yeniden gözler önüne seriyor.