
Hem organizasyonun içeriği hem de ortaya çıkan birlik atmosferiyle unutulmaz anlara sahne olan festival, farklı kesimlerden insanları aynı çatı altında buluşturdu.
Festivalin bu yılki teması “Verstehen und verstanden werden – Anlamak ve Anlaşılmak” olarak belirlendi. Bu anlamlı mesaj, gün boyu süren etkinliklerde adeta hayat buldu. Açılış konuşmalarında dile getirilen, “Bugün burada sadece bir festival düzenlemiyoruz. Farklı kültürlerin, dillerin ve renklerin buluştuğu; birlikte gülümsediğimiz, birlikte öğrendiğimiz özel bir günü yaşıyoruz,” sözleri katılımcıların gönlünde yankı buldu. Festival, farklılıkları bir zenginlik olarak görmenin ve birlikte yaşamanın önemine dikkat çekti.
İsviçre’nin dört bir yanından gelen vatandaşlarımızın yanı sıra, Solothurn'da yaşayan İsviçreliler ve diğer milletlerden misafirler de festivale büyük ilgi gösterdi.

Gelenekler sahnede yaşatıldı
Sahne etkinlikleri, izleyicilere hem geleneksel hem de modern bir müzik ve dans şöleni sundu. Günün erken saatlerinde Anatolien Dance ekibi sahneye çıkarak coşkulu halkoyunları gösterisi sundu.

Hemen ardından Şaban Türkoğlu, bağlamasıyla sahneye çıkarak Anadolu’nun ezgilerini Solothurn sokaklarına taşıdı.
Sahne sanatlarında genç kuşak da yer aldı. Sahne mahlası MD olan Mesut Dokgöz, enerjik rap performansıyla özellikle genç katılımcıların büyük ilgisini çekti.

Akşam saatlerinde sahneye çıkan Forte Band ise Türkçe sözlü pop ve rock tarzındaki şarkılarıyla İsviçre’deki müzik sahnesine yeni bir soluk getirdi. Grubun enerjik performansı ve sahne duruşu, izleyicilerden büyük beğeni topladı. Dinleyiciler, festivalin kapanışına doğru Forte Band ile birlikte şarkılar söyleyerek keyifli anlar yaşadı.
Lezzet duraklarında uzun kuyruklar
Festivalin en yoğun ilgi gören bölümlerinden biri hiç kuşkusuz yemek stantları oldu. Börekten kebaba, tatlılardan pastalara kadar Türk mutfağının en sevilen lezzetleri özenle hazırlanarak ziyaretçilerin beğenisine sunuldu. Mis gibi baharat kokuları eşliğinde sohbet eden aileler, çocuklarıyla birlikte keyifli bir gün geçirdi.
Çocuklara özel eğlence alanları
Festival alanında çocuklar için özel olarak hazırlanan kum boyama, oyun köşeleri ve atölyeler, minik ziyaretçilerin neşe dolu anlar yaşamasına olanak tanıdı. Çocukların eğlendiği kadar öğrendiği bu etkinlikler, ailelerin de rahatça vakit geçirebileceği alanlar oluşturdu.
Sanatla iç içe bir festival
El sanatlarına ilgi duyan katılımcılar için hazırlanan özel bölümde, Ebru sanatı, kına dövmesi ve keçe çalışmaları büyük ilgi gördü. Hem çocukların hem de yetişkinlerin deneyimlediği bu etkinlikler, festivalin kültürel yönünü daha da güçlü kıldı. Katılımcılar kendi yaptıkları ebru çalışmalarını hatıra olarak yanlarında götürme fırsatı buldu.

Festival, sadece kültürel ve sanatsal etkinliklerin değil, aynı zamanda birlik ve beraberliğin de adresi oldu. Uzun zamandır görüşmeyen dostlar bu etkinlikte hasret giderdi, eski arkadaşlıklar tazelendi. Ortaya çıkan samimi ortam, İsviçre’deki Türk toplumunun güçlü sosyal bağlarını bir kez daha gözler önüne serdi.

Solothurn’da geleneksel hale gelmeye başlayan Türk Festivali, bu yılki başarısıyla toplumun ortak hafızasında iz bırakan bir buluşma noktası haline geldi. Katılımcıların dile getirdiği ortak temenni ise şuydu: “Seneye tekrar görüşmek üzere.”