
Montreux, Mercury için bir sığınaktı. Paparazzilerden uzak, özgürce sokaklarında dolaşabildiği bu huzurlu şehir, aynı zamanda Queen grubunun da yaratıcı üretim merkezlerinden biriydi. Grup, 1979 yılında Mountain Studios’u satın aldı ve burada “Under Pressure” gibi efsane parçaların da yer aldığı altı albüm kaydetti. Stüdyo, sanatçının ölümünden sonra kurulan Mercury Phoenix Trust tarafından bir müzeye dönüştürüldü. Ücretsiz olarak gezilebilen bu müzede, Queen’in orijinal enstrümanları, Mercury’nin sahne kostümleri ve grup tarafından kullanılan miksaj masası sergileniyor.
Mercury'nin Montreux’deki hatırasının yaşatılmasında kilit isimlerden biri ise Lucien Muller. Her yıl Eylül ayında düzenlenen Freddie Days doğum günü etkinlikleri ve yıl boyunca süren Freddie Tours turlarının organizasyonunu üstlenen Muller, bu geleneği babası Norbert Muller’dan devraldı. Etkinlikler; müzik dolu dört gün, tribute gruplar, konferanslar, tekne turları ve disko partilerini kapsıyor.
Şehrin en tanınmış ziyaretçilerine saygı duruşunda bulunmaya hazırlanan Montreux Müzesi, Freddie Mercury’yi onurlandırmak için yeni bir adım atıyor. UNESCO’nun Yaratıcı Şehirler Ağı’na müzik kategorisinde üye olan Montreux’de, müzede özel bir müzik bölümü oluşturulması planlanıyor. Bu bölümde, Mercury başta olmak üzere kentin müzikle özdeşleşmiş simaları yer alacak.
1996 yılında göl kıyısına dikilen Freddie Mercury heykeli, aradan geçen neredeyse 30 yıla rağmen hâlâ ziyaretçilerin yoğun ilgisini görüyor. Heykelin önünde selfie çeken turistler, şarkıcının etkileyici pozunu taklit ederken, bazıları ise hayatlarının en özel anlarını burada yaşıyor.
Heykelin kaidesinde dünyanın dört bir yanından gelen hayranların bıraktığı çiçekler, mektuplar ve küçük hatıralar dikkat çekiyor. Bronz heykel, mikrofonunu tutan bir eli ve gökyüzüne uzanan diğer eliyle Mercury’yi sonsuz bir performans anında betimliyor. Adeta sahnede yaşamaya devam eden sanatçı, Montreux’nün siluetinde ölümsüzleşmiş durumda.