
Egger’e göre bu durum, hasta güvenliğini tehlikeye atabilir ve sağlık sigortası primlerinin “patlamasına” neden olabilir.
Tartışmalı Madde 37
KVG’nin 37. maddesi, İsviçre’de sağlık hizmeti sunan doktorların, kendi uzmanlık alanlarında en az üç yıl İsviçre’de tanınan bir eğitim kurumunda tecrübe edinmelerini ve dil yeterliliklerini sınavla belgelendirmelerini şart koşuyor. Amaç, bazı bölgelerdeki doktor fazlasını ve diğer bölgelerdeki doktor eksikliğini dengelemek.
Egger ise bu düzenlemenin, AB’nin 2018/958 sayılı direktifine aykırı görülebileceğini savunuyor. Direktifin, dil sınavları ve üç yıllık deneyim şartını “aşırı pazar kısıtlaması” olarak değerlendirme riski bulunduğunu belirten Egger, “Bu brandgefährlich (son derece tehlikeli). Böyle bir durumda AB doktorları İsviçre’de hiçbir sınav ya da deneyim olmadan çalışabilir. Bu hem hasta güvenliği için tehdit hem de primlerin yükselmesi için açık bir kapı” ifadelerini kullandı.
Hukukçulardan Farklı Görüşler
Avrupa Hukuku Profesörü Astrid Epiney de olası çatışmayı doğruluyor. Ancak Epiney’e göre, İsviçre’nin kamu sağlığı gerekçesiyle bazı istisnaları savunma şansı bulunuyor:
- Dil sınavı şartı, kamu sağlığını koruma amacıyla meşru kabul edilebilir.
- Üç yıllık tecrübe şartı da, yabancı doktorların İsviçre sağlık sistemine uyum sağlaması açısından mantıklı bir gerekçe sunabilir.
Buna rağmen Epiney, uygulamada “orantılılık ilkesinin” tartışma konusu olacağını vurguluyor. Özellikle üç yıl şartının uzunluğu, AB ile olası bir hukuk mücadelesinde öne çıkabilir.
İsviçre’nin Önünde Zorlu Bir Denge
Yeni AB anlaşması çerçevesinde Avrupa Adalet Divanı’nın kararları, hukuki uyuşmazlıklarda bağlayıcı olacak. Bu da, İsviçre’nin sağlık sistemi ve sigorta politikaları üzerinde AB’nin dolaylı etkisini artırabilir.
Egger’in uyarıları, halihazırda yüksek seyreden sağlık sigortası primleri nedeniyle endişe yaşayan kamuoyunda yankı uyandırdı. Tartışmalar önümüzdeki haftalarda hem parlamentoda hem de kamuoyunda alevlenecek gibi görünüyor.