Haber Arama
Haber Yada Kategori Arayın...
Turizm
Norveç, İzlanda ve Finlandiya neden bu kadar revaçta?
Yaz aylarında serin hava arayan gezginler, rotalarını giderek daha fazla Norveç, İzlanda ve Finlandiya gibi kuzey ülkelerine çeviriyor.

Ancak bu popülerlik, İskandinavya'da aşırı turizm sorununu da gündeme getirebilir mi?

Güney Avrupa'daki sıcak hava dalgaları, orman yangınları ve kalabalık sahil kasabalarından bunalan tatilciler, daha serin ve sakin destinasyonları tercih etmeye başladı. Özellikle Yunanistan, İtalya, İspanya ve Portekiz gibi geleneksel yaz rotalarında yaşanan iklimsel değişiklikler bu yönelimi hızlandırıyor.

Uluslararası seyahat acentelerini bir araya getiren Virtuoso'nun verilerine göre, 2024’te Kanada, Finlandiya ve İzlanda’ya yapılan seyahatlerde yüzde 44 oranında artış yaşandı. Dragon Pass da, geçtiğimiz yıl İskandinav ülkelerine yapılan rezervasyonların iki katına çıktığını, bu yıl ise yüzde 30 civarında bir büyümenin beklendiğini duyurdu.

Intrepid Travel CEO’su James Thornton, sadece İzlanda’ya 40.000’den fazla turist taşıdıklarını belirterek, benzer ilgiyi Norveç ve Finlandiya’da da gözlemlediklerini söylüyor: “Doğa, keşif ve sürdürülebilirlik odaklı seyahat biçimimize yoğun bir talep var.”

Kuzeydeki ülkeler; göller, şelaleler, buzul yürüyüşleri ve gece yarısı güneşi gibi eşsiz deneyimlerle dikkat çekerken, aynı zamanda çevreci turizm yaklaşımlarıyla da öne çıkıyor. Kanada, İskoçya ve İskandinavya’daki destinasyonlar, doğa sever gezginlere unutulmaz anlar vadediyor.

Polar Escapes’in kurucusu Andy Marsh, yaz aylarında özellikle Svalbard gibi kutup bölgelerine artan ilgiden söz ediyor: “Akdeniz bölgesi kavrulurken, insanlar buzulların serinliğini yaşamak istiyor.”

Kuzey ülkeleri yazın sadece daha sıcak değil, aynı zamanda daha erişilebilir oluyor. Örneğin İzlanda’daki Myvatn Gölü ya da Aldeyjarfoss Şelalesi gibi noktalar yılın büyük bölümünde ulaşılması zor bölgelerde yer alıyor. Yaz mevsimi ise bu alanları keşfetmek için ideal zamanı sunuyor.

Ayrıca, 24 saate varan gündüz süreleri sayesinde gezginler seyahatlerinden maksimum fayda sağlayabiliyor. Uzun yaz günleri, özellikle açık hava etkinliklerini tercih eden tatilciler için biçilmiş kaftan.

Kalabalıktan uzak, otantik bağlantılar

İskandinav ülkeleri, yalnızca doğasıyla değil, aynı zamanda sunduğu huzurlu ortam ve sürdürülebilirlik odaklı yapısıyla da modern gezginlerin ilgisini çekiyor. Dragon Pass’ten Andrew Harrison-Chinn, bu bölgelerin “alan, dinginlik ve çevreye saygı” gibi unsurlarla öne çıktığını belirtiyor.

Thornton ise, günümüz insanlarının sosyal medya kaynaklı izolasyondan uzaklaşmak ve daha anlamlı bağlantılar kurmak istediğini vurguluyor: “Seyahat, sınırlar koymak değil; bağlar kurmakla ilgili.”

Gelişmiş toplu taşıma sistemleri, çocuklu ailelere yönelik kolaylıklar ve çevreci konaklama seçenekleri sayesinde bu ülkeler aynı zamanda oldukça aile dostu bir yapıya sahip. Norveç'in fiyortlarında yürüyüşten, geleneksel Fin saunasına kadar birçok deneyim, kişisel esenliği ön plana çıkarıyor.

Andy Marsh, bu yazın yıldızlarından birinin de Grönland olacağını öngörüyor: “Dev buzdağları, uçsuz bucaksız fiyortlar ve bakir doğa... Grönland eşsiz bir serinlik kaçamağı sunuyor.”

Aşırı turizm endişesi gündemde

Ancak turizmde yaşanan bu kuzeye yönelme, Reykjavik ve Bergen gibi küçük şehirlerde altyapı sorunlarını da beraberinde getirebilir. Mikonos ya da Roma kadar yoğun sezonlara alışık olmayan bu kentler, artan turist sayısıyla başa çıkmakta zorlanabilir.

Expat Explore’dan Megan Vila, İskandinav ülkelerinin kısa yaz sezonları nedeniyle yoğun bir talep baskısı yaşadığını ve bazı küçük kasaba ya da milli parkların bu kalabalığı karşılayacak kapasiteye sahip olmadığını belirtiyor.

Yine de birçok İskandinav ülkesi, turizmin dengeli şekilde gelişmesi için stratejik planlamalar yapıyor. Ziyaretçi akışını yaymak, kalış süresini uzatmak ve çevreye duyarlı uygulamaları teşvik etmek bu politikaların temel taşları arasında.

Her ne kadar sıcaklardan kaçmak için cazip olsa da, bu destinasyonlar yüksek fiyatlar ve öngörülemeyen hava koşulları nedeniyle bazı gezginler için zorluk yaratabilir. Konaklama imkanlarının sınırlı olması, erken rezervasyonu şart kılıyor.

Insider Villas’tan Olivier Heuchenne, bazı bölgelerde ulaşım ve yeme-içme seçeneklerinin kısıtlı olabileceğini belirtiyor. “Eğer hareketli gece hayatı ya da sosyal etkinlikler arıyorsanız, bu destinasyonlar biraz sakin gelebilir,” diyor.

Svalbard gibi uzak bölgeler ise ulaşım açısından daha fazla aktarma ve uzun seyahat süreleri gerektirebiliyor. Harrison-Chinn, bu tür seyahatlerin genellikle daha pahalı ve dikkatli planlama gerektirdiğini ifade ediyor.

Özellikle büyük şehirlerin dışındaki havaalanlarında uçuş iptalleri ya da aksaklıklar durumunda alternatif seçeneklerin az olması, yolculuklarda ekstra stres yaratabilir.

Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Diğer Haberler
Yükleniyor
Yükleniyor
2025
Pusula Swiss – Tüm hakları saklıdır.
Özel Haber
Etkinlik
Anasayfa
Yazarlar
Video