
SRF’in ulaştığı pozisyon belgesine göre birlik, anlaşmaların hem fırsatlar hem de ciddi riskler barındırdığı görüşünde.
Birlik Direktörü Martin Rufer, “İsviçre’nin AB ile çok yakın bir ilişkisi var. Tarım ve gıda ürünlerinde de yoğun bir ticaret söz konusu. Bu nedenle bu anlaşmalar çiftçiler için büyük önem taşıyor” dedi. Nitekim İsviçre’nin tarımsal ihracatının yarısı AB’ye yapılırken, ithalatın yaklaşık üçte ikisi de AB’den geliyor – toplam ticaret hacmi yılda 16 milyar frank.
Dinamik hukuk uyumu endişesi
Anlaşma paketine göre mevcut tarım anlaşması ikiye bölünüyor: Tarımsal ürünler dinamik hukuk uyumuna tabi olmayacak, ancak gıda güvenliği alanında İsviçre kural olarak AB mevzuatını üstlenecek. SBV’ye göre bu durum, İsviçre tarımı üzerinde AB’nin yüksek regülasyon baskısı yaratabilir.
Örneğin AB’de onaylanan pestisitler İsviçre’de de kullanılabilecek, bu ise Birlik tarafından olumlu değerlendiriliyor. Ancak bu durum İsviçre’nin daha sıkı çevre ve su koruma standartlarıyla çelişebilir. Bu noktada birlik, ulusal kuralların gözden geçirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Çiftçiler ulusal korumayı istiyor
Birlik, anlaşmaların İsviçre’nin tarımsal yapısını, yüksek standartlarını ve üretim çeşitliliğini zayıflatmaması gerektiğini belirtiyor. Ayrıca iş hukukuna dair uygulamanın nasıl yapılacağı konusunda da açıklık talep ediyor. Öte yandan hükümet, gümrük tarifeleri ve kotaların süreceğini, hayvan refahı ve genetiği değiştirilmiş organizmalar gibi özel İsviçre standartlarının korunacağını bildirdi.
SBV, gıda güvenliği alanında İsviçre’nin AB’nin hızlı uyarı sistemine dahil olmasını olumlu karşılıyor. Böylece salmonella ya da küf gibi sağlık riskleri hakkında daha hızlı bilgi alınabilecek.
Referandum talebi
Çiftçiler Birliği, anlaşmaların halk tarafından onaylanmasını istiyor. Ancak sadece halkın oyu değil, kantonların (çifte çoğunluk) da belirleyici olması gerektiğini savunuyor. Böylece kırsal bölgelerin de söz hakkı olacağına dikkat çekiyor.
Kesin pozisyonunu henüz açıklamayan birlik, belgelerini iç istişareye açtı. SBV’nin resmi tutumunu Ekim sonunda açıklaması bekleniyor. Nihai karar ise Federal Parlamento’daki görüşmeler sonrasında verilecek.