
Barrack, Şara’nın çevresinde bir güvenlik çemberi oluşturulması gerektiğini vurgulayarak, Esad rejimine karşı Şara ile birlikte savaşan ve şu anda ulusal orduya katılma sürecinde olan bazı yabancı savaşçıların, IŞİD gibi radikal örgütler tarafından yeniden radikalleştirilme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirtti.
“Geçmişi değil, şimdiki rolü önemli”
Ahmed Şara’yı "akıllı, özgüveni yüksek ve kararlı bir lider" olarak nitelendiren Barrack, Suriyeli liderin geçmişteki tartışmalı ilişkilerine yönelik eleştirilerin bugün için önem taşımadığını, çünkü mevcut durumda ABD ile çıkarlarının örtüştüğünü ifade etti.
Bir dönem El Kaide ile bağlantılı olan Heyet Tahrir el-Şam’ın liderliğini yapan Şara, Esad yönetimini devirdikten sonra daha ılımlı bir siyasi çizgi izleme vaadinde bulunmuştu. Barrack da Şara’nın farklı mezhep ve etnik gruplara özellikle Hristiyanlar, Aleviler, Kürtler ve Dürziler haklarını güvence altına alma yönündeki sözlerini hatırlattı.
Barrack, Suriye’ye uygulanan yaptırımların kaldırılması konusunda net koşullar konulmadığını, ancak bazı beklentilerin bulunduğunu belirtti. Bu beklentiler arasında Filistinli silahlı gruplara karşı daha net bir tutum alınması, IŞİD’e karşı mücadeleye ağırlık verilmesi ve Suriye’nin İbrahim Anlaşmaları’na katılması gibi adımlar yer alıyor.
Öte yandan Barrack, İsrail ile Şara yönetimi arasında resmi bir diyalog bulunmamasına rağmen, tarafların dolaylı olarak bir anlayış içerisinde hareket ettiğini ifade etti. İsrail’in Esad’ın devrilmesinden bu yana Suriye’nin güneyinde askeri etkinliğini artırdığını ve Golan Tepeleri’nde 400 kilometrekarelik bir tampon bölgeyi kontrol altına aldığını hatırlatan Barrack, iki ülke arasındaki olası bir çatışmanın ciddi sonuçlar doğurabileceği konusunda her iki tarafın da farkındalığı olduğunu dile getirdi.