
Peki bu duygu gerçekten karşımızdaki kişiden mi kaynaklanıyor, yoksa zihnimizin derinliklerinden mi yükseliyor?
Kısıtlanma Hissi Nereden Geliyor?
Bu his çoğu zaman bugüne değil, geçmişe aittir.
Çocukken çok sık “Hayır, öyle yapamazsın!” denildiyse…
Duygularını ifade ettiğinde küçümsendiysen, kararların sürekli sorgulandıysa,
Bir gün sevilip ertesi gün cezalandırıldıysan…
Bilinçaltın, yakınlığı “özgürlük kaybı” ile eşitlemiş olabilir.
Böyle bir geçmişten gelen birey için bir ilişkide yakınlık kurmak, istem dışı bir tehdit haline gelir. Her “birlikte yapalım” önerisi, “Sen artık kendi başına bir birey değilsin” diye çevrilir zihninde. Ve kişi, kendini korumak için uzaklaşır,çoğu zaman farkında bile olmadan.
Mindful İlişkiler: Kendini Kaybetmeden Sevebilmek
Tam da burada, mindful ilişki kavramı devreye giriyor.
Farkındalıklı bir ilişki; otomatik tepkiler yerine bilinçli seçimleri, suçlama yerine anlayışı, korkular yerine merakı koyar. Bir mindful ilişkide:
• Duygular bastırılmaz, gözlemlenir.
• Partner, düşman değil; bir aynadır.
• Geçmişin yaraları fark edilir, bugüne taşınmaz.
• İki birey “bir” olmaya değil, birlikte “olmaya” niyet eder.
Size danışanımın izniyle küçük bir hikâyeden bahsetmek istiyorum;
Elif ve Cem, 3 yıllık bir ilişkiden sonra ayrılmanın eşiğindeydiler.
Cem, Elif’in her planına tepki veriyor, onunla daha fazla zaman geçirdikçe daha huzursuz oluyordu. Elif ise “Sana ne zaman yaklaşsam geri çekiliyorsun” diyerek kırılıyordu.
Danışmanlık sürecinde Cem’in çocukluğunda aşırı baskıcı bir babayla büyüdüğü ortaya çıktı. Sevgi onun için hep koşulluydu. Onun için birlikte geçirilen zaman = kontrol = baskı demekti.
Mindfulness temelli ilişkisel terapiyle Cem, bu hissin bugünkü Elif’le değil, geçmişteki babasıyla ilgili olduğunu fark etti.
Bu farkındalık, aralarındaki dinamiği kökten değiştirdi.
Elif artık onun geri çekilmesini kişisel almıyor, Cem ise tetiklendiğini fark ettiğinde önce kendine sonra Elif’e şefkat gösterebiliyordu.
İlişkilerde kısıtlanma hissi, çoğu zaman bir alarmdır. Ama dış dünyaya değil; içimizde hâlâ dinlenmeyi bekleyen çocuğa ait bir alarm.
Mindful ilişkiler ise bu sesi bastırmak yerine duymamıza, anlamamıza ve sağlıklı yollarla ele almamıza alan açar.
Sevgi, kendi olmaktan vazgeçmek değil; kendine alan açarken “biz” olabilmektir.