
Ancak ekonomistler ve demograflar bu görüşe temkinli yaklaşıyor. Çünkü mesele sadece bir rakam değil, İsviçre’nin ekonomik sürdürülebilirliği, yaşlanan nüfusu ve rekabet gücü söz konusu.
Gerçekten büyük bir patlama mı yaşanacak?
İsviçre İstatistik Dairesi (BFS), ülke nüfusunun 2040 yılında 10 milyona ulaşacağını öngörüyor. Ancak Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) bu tahmini daha ileriye, 2080’e öteliyor. Bu durumda, “önlem almamız gerek” diyen SVP’nin iddiası zamansal olarak abartılı olabilir. Dahası, uzun vadede İsviçre'nin büyümeye değil, yaşlanmaya ve durağanlığa doğru gittiği görülüyor.
Demografi uzmanı Hendrik Budliger’e göre nüfus artsa bile asıl artış, 65 yaş üstü grubunda olacak. Çalışma çağındaki nüfus ise sabit kalacak. Bu durum, İsviçre ekonomisinin ihtiyaç duyduğu genç ve üretken iş gücünü ancak göçle karşılayabileceğini gösteriyor.
Göç olmadan kalkınma olur mu?
Ekonomi uzmanı Lukas Rühli durumu net özetliyor: “Eğer üretkenliği ciddi oranda artırmazsak, daha az çalışan insan daha az değer üretecek. Bu da kişi başına düşen refahın düşmesi anlamına gelir.” Rühli’ye göre çözüm göçü durdurmak değil, genç ve iyi eğitimli göçmenleri teşvik etmek.
Zira birçok ülke artık göçmenlerini geri çağırıyor. Türkiye, Hindistan, Doğu Avrupa ülkeleri... Eğitimli gençlerini ellerinde tutmak istiyor. Bu da, İsviçre gibi ülkelere gelen kaliteli göçmen profilinin gelecekte daha da daralabileceği anlamına geliyor.
Korkular mı gerçek, yoksa rakamlar mı?
SVP lideri Thomas Aeschi ise istatistiklere güvenmediğini ve nüfusun çok daha hızlı artacağını savunuyor. Ona göre sorunlar bugün bile yeterince büyük: konut krizi, trafik yoğunluğu, altyapı baskısı... Ancak bu krizlerin nedeni yalnızca göç değil. Planlama eksikliği, konut politikalarının yavaşlığı ve merkezileşen şehirleşme de sorunun parçaları.
Sadece göçü sınırlamak, bu sorunları çözmeye yetmeyecek. Üstelik bu tür radikal sınırlamalar, Avrupa Birliği ile ilişkileri de zedeleyebilir.
Hangi İsviçre daha sürdürülebilir?
İsviçre’nin önünde iki seçenek var:
- Ya dünyaya kapılarını kapatıp kendi içinde küçülen, yaşlanan ve üretkenliği düşen bir ülke olacak...
- Ya da göçü bir tehdit değil, bir fırsat olarak görüp bu akışı yöneterek, geleceğini sürdürülebilir kılacak.
Tarih, daima dönüşümü yönetebilen ülkeleri ödüllendirir. Değişimden korkanları değil.