2008 yılında kapatılan fabrika, uzun süre geçici etkinlikler, sanat projeleri ve sosyal buluşmalar için kullanıldı. Ancak şimdi bambaşka bir dönüşüm başlıyor:
Projeyi yürüten Halter AG şirketinden Andreas Campi, eski fabrika binalarının ve ikonik yapılarının korunacağını belirtiyor:
"Bu yapılar, Attisholz’un kimliğini oluşturuyor. Endüstriyel mirası koruyarak modern yaşamla harmanlıyoruz."
Attisholz projesi, sadece bir kentsel dönüşüm değil; aynı zamanda geleceğin şehir yaşamı için bir model:
Solothurn Kantonu Planlama Dairesi Başkanı Sacha Peter, bu projeyi kamu ve özel sektör iş birliği açısından örnek bir model olarak görüyor:
"Artık sadece planları onaylayan değil, planlama sürecinin başından itibaren aktif rol oynayan bir kamu yönetimi anlayışına ihtiyacımız var."
İsviçre’nin nüfusunun 2050’ye kadar 10 milyona ulaşması bekleniyor. Bu büyüme, akıllı şehir planlaması ve sürdürülebilir yoğunluk gerektiriyor.
Halter AG CEO’su Balz Halter:
"İnsanlar yoğun bölgeleri eleştirir ama aslında yoğunluk, canlı ve çekici şehirler yaratır. Önemli olan doğru yerde, doğru yoğunluğu planlamaktır."
Bu vizyon doğrultusunda kurulan "Urbanistica" grubu, şehirleşme ve mekânsal planlama konusunda İsviçre’de yeni bir tartışma başlatmayı hedefliyor.
Bu yeni planlama vizyonu, ünlü İsviçreli yazar Max Frisch ve arkadaşlarının 1954’te yayımladığı “achtung: die schweiz” adlı manifestodan ilham alıyor. O dönemde İsviçre’nin kontrolsüz kentleşmesini eleştiren Frisch, şu soruyu sormuştu:
"Bir ülkeyi modern çağda nasıl yeniden inşa edebiliriz?"
Bugün Attisholz, bu soruya modern bir yanıt veriyor: