Belgesel, aynı zamanda Cantat’nın eski eşi Krisztina Rady'nin ölümünü de odak noktasına alıyor.

2003 yılında yaşanan olay, Fransa'da aile içi şiddete dair farkındalığın artmasına neden olmuş, ülke çapında geniş bir tartışmanın fitilini ateşlemişti. Aradan geçen yirmi yılı aşkın sürenin ardından Netflix yapımı bu belgesel, davayı yeniden gündeme taşıyor ve olaylara yeni bir bakış sunuyor.

Cinayet işlendiği sırada 39 yaşındaki Cantat, Noir Désir grubunun solisti olarak büyük bir şöhrete sahipti. Marie Trintignant ise 41 yaşına kadar 40’tan fazla filmde rol almış, beş kez César Ödülü’ne aday gösterilmiş saygın bir aktristi.

Olay, Trintignant’ın annesi Nadine Trintignant’ın yönettiği bir televizyon filmi çekimi için Litvanya’da bulunduğu sırada meydana geldi. 26 Temmuz 2003 gecesi, ikili arasındaki tartışma şiddete dönüştü ve Cantat, Trintignant’a defalarca yumruk attı. Yardım çağrılmadan geçen saatlerin ardından Trintignant komaya girdi ve günler süren tedaviye rağmen 1 Ağustos’ta yaşamını yitirdi. Otopsi raporunda, Trintignant’ın 19 kez darbe aldığı ve bu darbelerin ölümüne neden olduğu açıkça belirtildi.

Cantat, 2004 yılında Litvanya’da yargılandı ve “kasten adam öldürme” suçundan sekiz yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak cezasının yarısını tamamladıktan sonra şartlı tahliye edildi.

Belgesel yalnızca Trintignant’ın trajik ölümüyle sınırlı kalmıyor; Cantat’nın eşi Krisztina Rady’nin yaşadıklarına da dikkat çekiyor. Rady, Cantat’ın hapis cezasını çekerken bile onu ziyaret etmiş, hatta destek olmuştu. Ancak Cantat’ın tahliyesinden sonra ikili yeniden bir araya gelmiş olsa da, aralarındaki ilişki gergin bir şekilde devam etti. Cantat’nın tacizleri ve baskıları sonucunda, Rady 2010 yılında yaşamına son verdi. Olayla ilgili sorumluluk Cantat’a yüklenemedi.

Belgesel, Rady’nin intiharıyla ilgili daha önce gün yüzüne çıkmamış ses kayıtları, mesajlar ve acil servis belgelerini gün yüzüne çıkararak, Cantat’nın şiddet geçmişine ışık tutuyor. Ayrıca, Rady’nin, Noir Désir’in başarısını korumak adına mahkemede gerçekleri gizlemek zorunda kaldığı da iddialar arasında.

Cantat daha sonra “Détroit” adında yeni bir grupla müzik kariyerine dönmeye çalıştı. Ancak #MeToo hareketinin etkisiyle tepkiler büyüdü. 2017 yılında popüler kültür dergisi Les Inrockuptibles’ın Cantat’ı kapak yapması büyük tepki topladı ve dergi kısa sürede özür açıklaması yayımlamak zorunda kaldı.

Belgesel, yalnızca Cantat’yı değil, onun çevresinde yer alan medya, yargı ve yakın çevresini de sorgulamaya itiyor. Şarkıcının 2007 yılında tahliyesine karar veren yargıç Philippe Laflaquière, yıllar sonra yaptığı değerlendirmede bu kararın bir hata olabileceğini itiraf etti.

Marie Trintignant’ın yakın dostu şarkıcı ve oyuncu Lio, o dönemde kamuoyuna açıkça konuşan az sayıda isimden biriydi. Geçtiğimiz günlerde Fransız televizyonunda yaptığı açıklamada, “Belki o dönem yeterince yüksek sesle söylemedim ama olanı olduğu gibi söyledim,” diyerek görüşlerini bir kez daha dile getirdi.

Bugün, Lio’nun tanıklığı, kamuoyunun gerçeği tüm yönleriyle öğrenmesini sağlayan bu belgeselin önemli bir parçası olarak öne çıkıyor.