ASEAN+3 olarak bilinen bu ülkelerin maliye bakanları tarafından yapılan açıklamada, küresel ölçekte ticari korumacılığın yükselişe geçtiğine dikkat çekilerek, bu tutumun yatırım ve ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceği uyarısı yapıldı.
Açıklamada ayrıca, ticaretin kurallara dayalı, adil, açık ve çok taraflı bir sistem içinde sürdürülmesinin önemine vurgu yapıldı. Bölgesel ekonomik istikrarın korunabilmesi için dayanışma ve işbirliğinin güçlendirilmesi gerektiği belirtildi.
Çin'den bölgesel işbirliği çağrısı
Çin Maliye Bakanı Lan Fo’an ve Çin Merkez Bankası (PBoC) Başkanı Pan Gongsheng, İtalya’nın Milano kentinde düzenlenen ASEAN+3 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları Toplantısı’na katıldı. Toplantıda konuşan Bakan Lan, Çin’in, küresel belirsizliklerin ve ekonomik gerilimlerin arttığı bu dönemde, bölgesel ortaklarıyla birlikte makroekonomik politika koordinasyonunu geliştirmek, ticaret ve yatırımı artırmak ve tedarik zincirlerini güçlendirmek için çalışmaya hazır olduğunu ifade etti.
Lan, mevcut küresel ekonomik ortamda korumacılığın, tek taraflı uygulamaların ve istikrarsızlığın ön plana çıktığını belirtti.
Merkez Bankası Başkanı Pan ise yaptığı konuşmada, 2000 yılında imzalanan çok taraflı döviz takası anlaşması olan Chiang Mai Girişimi’nin (CMI) bölgesel mali güvenlik için daha da güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Pan, bu girişimin sadece ABD doları değil, Çin yuanı gibi serbestçe işlem gören para birimleriyle de finanse edilebilmesinin, bölgenin uluslararası para sistemindeki çeşitliliğini artıracağını ve yeni bir dönemin kapılarını aralayacağını ifade etti.
Pan, ASEAN+3 ülkelerine, ABD’nin tarifelerine karşı ortak ve koordineli bir duruş sergileme çağrısında bulundu.
Toplantıya katılan ülkeler, Chiang Mai Girişimi’nin Uluslararası Para Fonu (IMF) çatısı altında daha kurumsal bir yapıya kavuşturulması ve işlevselliğinin artırılması konusunda uzlaştı.
Söz konusu girişim 2000 yılında Tayland’ın Chiang Mai kentinde yapılan Dünya Bankası toplantısı sırasında başlatılmıştı. Asya Finans Krizi sonrasında bölgesel kısa vadeli likidite ihtiyaçlarını karşılamak ve IMF’ye olan bağımlılığı azaltmak amacıyla imzalanan çok taraflı anlaşma, 2010’da yürürlüğe girmişti. Başlangıçta 120 milyar dolar olan finansman havuzu, 2012 yılında 240 milyar dolara çıkarılmıştı.
