
Bu süreçte Gazze’de büyük bir insani kriz yaşandı, yaşanıyor… 65.000’den fazla Filistinli yaşamını yitirdi, altyapı neredeyse tamamen yok oldu ve 2 milyondan fazla insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. Sivillerin hedef alındığı bu saldırılar, uluslararası insan hakları örgütleri tarafından “soykırım” olarak nitelendiriliyor.
İsrail, Gazze'deki sivilleri hedef almanın ötesinde, onları zorla göç ettirmeye yönelik adımlar atıyor. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Ofisi, İsrail'in Gazze'deki sivilleri büyük gruplar halinde yerinden etme çabalarını "terör estirmek" olarak tanımlıyor. Bu zorla göç ettirme, uluslararası hukukun açık ihlali olarak değerlendiriliyor ve bölgedeki insani krizi daha da derinleştiriyor.
Son günlerde Avrupa ülkelerinin Filistin Devleti’ni tanıma yönündeki adımları dikkat çekiyor. Fransa, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Filistin Devleti’ni resmen tanıdığını açıkladı. Bu açıklama, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un liderliğinde yapıldı ve uluslararası toplumda büyük yankı uyandırdı. Fransa’nın ardından Monako, Belçika, Lüksemburg ve Malta da benzer adımlar attı. Ayrıca Portekiz, İngiltere, Kanada ve Avustralya da Filistin’in bağımsızlığını tanıdıklarını duyurdu.
Avrupa'da, Gazze'deki duruma karşı tepkiler uzun zamandır sokaklara da yansımış durumda. Her hafta düzenlenen protestolara yüzlerce, hatta binlerce kişi katılarak İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını kınıyor ve hükümetleri daha etkin bir tutum almaya çağırıyor. Bu güçlü halk hareketleri, Filistin Devleti’ni tanıyan ülkelerin bu sesleri duymasını sağlamış ve bu adımların atılmasında önemli bir rol oynamış olabilir.
Gazze’de yaşanan insanlık dramı, sadece Filistinlilerin değil, tüm dünyanın ortak vicdan sınavıdır. Avrupa’nın önde gelen ülkelerinin Filistin Devleti’ni tanıması önemli bir adım olsa da, bu adımların gerçek bir fark yaratabilmesi için uluslararası toplumun daha kararlı ve somut önlemler alması gerekiyor. Gazze’deki sivillerin çektiği acıların sona ermesi, yalnızca diplomatik tanımalarla değil, aynı zamanda uluslararası baskının artırılması ve insani yardımların etkin şekilde ulaştırılmasıyla mümkün olabilir. Avrupa’nın bu konuda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi hem Gazze halkı hem de dünya için derin bir anlam taşıyacaktır.