Turgut

İsviçre'de çevre koruma ve halk sağlığı adına birçok yeni adım atılırken, son dönemde alınan bir karar hem şaşırtıcı hem de düşündürücü: Son derece toksik bir pestisit olan Deltamethrin için yasal bir sınır değeri belirlenmemesi kararı. Peki, bu karar gerçekten kimleri koruyor? İnsanları mı, yoksa ticari çıkarları mı?

İnsan sağlığı ve doğanın korunması mı, yoksa ekonomik çıkarlar mı? 

Özgür

Yoğun geçen bir haftanın ardından hafta sonları, dinlenmek, rahatlamak ve kendimize vakit ayırmak için harika bir fırsattır. Ancak, birçok kişi için tatilin sonu yaklaştıkça "Pazartesi sendromu" kaçınılmaz hale gelir. 

Hafta sonunun tadını çıkarın, Pazartesi sendromunu unutun!

Hülya

Linkedin profesyoneller için bir sosyal medya platformudur ve çok güçlüdür. 

Kişisel markanızla LinkedIn'in gücünü ortaya çıkarın

<h3>Leylekler Afrika’ya Gitmek Yerine İsviçre’de Kalıyor</h3>Leylekler genellikle kış aylarında Afrika’ya göç ediyor, ancak İsviçre’deki hafif geçen kışlar nedeniyle artık birçok leylek göç etmeyi tercih etmiyor. Uzun süreli kar örtüsünün olmaması ve su kaynaklarının donmaması, leyleklerin kışın da yeterli besin bulmalarını sağlıyor. Bu sayede enerji tüketen uzun göç yolculuğunu yapmalarına gerek kalmıyor.<h3>1950’de Yok Oldular, 75 Yıl Sonra Geri Döndüler</h3>20. yüzyılın ilk yarısında yaşanan nehir düzenlemeleri ve sulak alanların kurutulması, İsviçre’deki leyleklerin yaşam alanlarını yok etti. 1950’de beyaz leylekler İsviçre’de tamamen yok oldu. Ancak kısa süre sonra yeniden yerleştirme projeleri başlatıldı. 2010 yılından itibaren nüfusunda düzenli bir artış gözlemlenen leyleklerin sayısı, her yıl %10 oranında artış gösteriyor. 2024 yılı itibarıyla Storch Schweiz, ülkede üreyen leylek çiftlerinin sayısını ilk kez 1000’in üzerinde kaydetti.

Storch Schweiz tarafından yapılan dokuzuncu kış leylek sayımına göre, bu yıl ülkede kışlayan leylek sayısı 1041’e ulaştı. Bu sayı, ülkedeki toplam üreyen leylek çiftlerinin %48,1’ine denk geliyor. Geçtiğimiz kış bu oran %47,5 iken, en yüksek değer 2020/2021 kışında %50,1 olarak kaydedilmişti.

Kış mevsiminde İsviçre’de kalan Beyaz Leylek sayısında ciddi artış  

Storch Schweiz tarafından yapılan dokuzuncu kış leylek sayımına göre, İsviçre'de kışlayan leylek sayısı bu yıl 1041'e ulaştı. Bu rakam, ülkedeki toplam üreyen leylek çiftlerinin %48,1'ine denk geliyor. Geçen yıla göre bu oran artış gösterdi ve en yüksek seviyeye ulaştı. Leylek popülasyonundaki artış, ülkenin doğal yaşamı açısından olumlu bir gelişmedir.

Storch Schweiz Kış Leylek Sayımı: Ülke Genelindeki Leylek Popülasyonu %48,1 Arttı

Negatif Faizler Neden Sorun Oldu? Normal şartlarda bankaya para yatıran tasarruf sahipleri, yatırdıkları mevduat karşılığında faiz alırlar. Ancak son yıllarda, Almanya ve İsviçre dahil birçok ülkede bankalar, müşterilerinden negatif faiz adı altında kesintiler yaptı. Bu cezai faizler, müşterilerin birikimlerini azaltarak tepki çekti. Almanya Federal Adalet Divanı, bu uygulamaların tasarruf hesaplarının doğasını olumsuz yönde değiştirdiğine ve tasarruf sahiplerinin aleyhine olduğuna hükmetti. Karar, negatif faizlerin iyi niyet ve dürüstlük ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle alındı. Almanya’daki tüketici koruma kuruluşlarının açtığı davalar sonucunda gelen bu karar, uzmanlar tarafından sınır ötesi etkileri olabilecek önemli bir kazanım olarak değerlendiriliyor.Almanya'daki Bankalar Müşterilere Paralarını Geri Ödeyecek mi? BGH’nin kararına rağmen, Almanya'daki bankalar müşterilere otomatik bir geri ödeme yapmayacak. 2014 ile 2022 yılları arasında kesilen negatif faizleri geri almak isteyen tasarruf sahiplerinin bireysel olarak başvuruda bulunmaları gerekiyor. Yine de, bu taleplerin bankalar için ciddi bir mali yük oluşturması bekleniyor.Bu Kararın İsviçre'ye Etkisi Ne Olacak? İsviçre'de de bankalar, müşterilerinden negatif faizler tahsil etti. Ancak İsviçre Bankalar Ombudsmanı Andreas Barfuss, Almanya’daki mahkeme kararlarının İsviçre'de doğrudan bir etkisinin olmadığını belirtiyor. Barfuss, “Her iki ülkede de geçerli olan yerellik ilkesinden dolayı, Almanya’daki bir kararın İsviçre’de bağlayıcı olması mümkün değil” diyor. Bununla birlikte, yurtdışındaki benzer kararların İsviçre'de hukuki tartışmalara yol açabileceğini de ekliyor.İsviçre ve Almanya Arasındaki Farklılıklar İsviçre'de de tüketici koruma kuruluşları negatif faizlere karşı çıkmış olsalar da, Almanya’daki gibi dava açılmadı ve bu konuda yargı kararları bulunmuyor. Bunun sebeplerinden biri de, negatif faizlerin etkilediği müşteri profili. Almanya'da 5000 veya 10.000 Euro gibi düşük tutarlardaki mevduatlar için bile negatif faiz uygulanırken, İsviçre'de bu sınır genellikle 100.000 İsviçre Frangı olarak belirlendi. Bazı bankalar ise negatif faiz uygulamasını ancak yarım milyon veya bir milyon İsviçre Frangı üzerindeki mevduatlar için başlattı. Barfuss, bu yüksek sınırların, kendilerine yöneltilen şikayet sayısının az olmasını açıklayan önemli bir faktör olduğunu ifade ediyor.Negatif Faizler Tamamen Sona Erdi mi? Hayır. İsviçre Merkez Bankası'nın (SNB) yeni başkanı Martin Schlegel, yakın zamanda yaptığı açıklamalarda gelecekte negatif faiz uygulamalarını tekrar gündeme alabileceklerini belirtti. İsviçre'de negatif faiz uygulamaları için ise katı kurallar geçerli. Bankalar, negatif faizleri müşterilerine önceden bildirmek ve bu uygulamayı şeffaf bir şekilde duyurmak zorunda. Bildirimler, müşteri ile banka arasındaki olağan iletişim kanalları üzerinden yapılmalı ve müşterilere önlem alabilecekleri yeterli süre tanınmalı.Sonuç Almanya'da alınan kararın İsviçre'de doğrudan bir etkisi bulunmasa da, bu kararın hukuki ve ekonomik yansımaları önümüzdeki süreçte tartışılmaya devam edecek. İsviçre'de daha çok varlıklı bireyler ve kurumsal müşteriler negatif faizlerden etkilenmiş olsa da, bu tür uygulamaların gelecekte daha geniş kesimleri etkileyip etkilemeyeceği merak konusu. Özellikle İsviçre Merkez Bankası'nın gelecekteki faiz politikaları, bu konunun seyrini belirleyecek önemli bir faktör olacak.

Almanya'da Karlsruhe'deki Federal Adalet Divanı (BGH), geçtiğimiz hafta aldığı sürpriz bir kararla negatif faiz uygulamalarını yasadışı ilan etti. Bu kararla birlikte, tasarruf sahipleri bankalardan kesilen paralarını geri alma hakkı kazandı. Peki, bu karar İsviçre için ne anlama geliyor?

Negatif faizler Almanya'da yasaklandı – Peki İsviçre'de durum ne?

Geçen hafta Almanya'daki Federal Adalet Divanı (BGH), negatif faizleri yasadışı ilan etti. Bu karar İsviçre'deki bankaları nasıl etkiler? Tasarruf sahipleri paralarını geri alma hakkı kazandı. İsviçre bankaları negatif faiz sonrası tedbir almalı.

İsviçre Bankaları için Almanya'dan Negatif Faiz Şoku: Ne Anlama Geliyor?

Ancak, özellikle İsviçre Halk Partisi (UDC) bu karara karşı çıkıyor ve referandum talep ediyor.Hükümet son kararı verecekKomisyonun aldığı bu karar, İsviçre hükümetine (Federal Konsey) resmi bir mektup ile iletilecek. Federal Konsey, anlaşmaların kamuoyuna sunulacağı danışma sürecinin başlatılmasıyla birlikte, halk oylaması gerekip gerekmediğine karar verecek.Parlamento hizmetleri tarafından yapılan açıklamaya göre, komisyon bu kararı almadan önce Federal Adalet Ofisi Direktörü Michael Schöll’ün hukuki değerlendirmelerini dinledi. Schöll, anlaşmaların anayasal açıdan zorunlu bir referanduma tabi tutulması gerekmediğini belirtti.Kararın ardından UDC, anlaşmaların halkın oyuna sunulması gerektiğini savundu. Parti, İsviçre’nin bağımsızlığını etkileyecek her büyük anlaşmanın doğrudan demokrasi ilkesi gereği referandum yoluyla onaylanması gerektiğini belirtiyor.Ancak komisyon, yeni anlaşmaların İsviçre’nin herhangi bir supranasyonel (uluslarüstü) topluluğa katılımını içermediğini ve bu nedenle zorunlu referandum kriterlerinin sağlanmadığını ifade etti.Bu gelişme, İsviçre’nin AB ile olan ilişkilerinde nasıl bir yol izleyeceği konusunda kritik bir dönemeç olarak değerlendiriliyor. Federal Konsey’in vereceği nihai karar, hem siyasi hem de kamuoyunda geniş yankı uyandırabilir.

İsviçre ile Avrupa Birliği (AB) arasında müzakere edilen anlaşmalar paketi, zorunlu referanduma tabi tutulmayabilir. Ulusal Konsey’in dış politika komisyonu, 15’e karşı 10 oyla anlaşmaların halk oylamasına sunulmasına gerek olmadığı yönünde bir karar aldı.

İsviçre-AB anlaşması için halk oylaması zorunlu olmayabilir

İsviçre ile Avrupa Birliği arasında müzakere edilen anlaşmalar paketi, Ulusal Konsey’in dış politika komisyonu tarafından halk oylamasına sunulmadan kabul edilebilir. Bu kararla birlikte anlaşmaların zorunlu referanduma tabi tutulmayacağı belirlenmiştir.

İsviçre-AB Anlaşmaları Zorunlu Referanduma Gerek Kalmadan Kabul Edilebilir

Özellikle pandemi sonrası dönemde kulüplerin doluluk oranlarında ciddi düşüşler gözlemlenirken, Basel bu soruna çözüm arayan ilk şehir olarak öne çıkıyor. Kent, kulüp kültürünü desteklemek amacıyla yeni bir teşvik paketi başlatarak ülke genelinde bir ilki gerçekleştirdi.Gençler Kulüplere Yöneliyor mu?Gece hayatının en önemli dinamiklerinden biri olan genç neslin kulüplere olan ilgisi azalıyor. Pandeminin getirdiği sosyal kısıtlamalar, özellikle gençlerin gece hayatına alışmalarını zorlaştırdı. Uzmanlara göre, gençlerin kulüp kültürüne yeniden kazandırılması, sektörün sürdürülebilirliği için büyük önem taşıyor.Artan Maliyetler ve Değişen BeklentilerPandemi sürecinin yanı sıra, ekonomik zorluklar da kulüplerin ayakta kalmasını güçleştiriyor. Artan kira ve işletme giderleri, kulüplerin finansal dengelerini sarsıyor. Aynı zamanda müşterilerin mekânlardan ve müzik kalitesinden beklentileri artarken, gönüllü olarak çalışanların sayısında azalma görülüyor. Kulüpler, çalışanlarına daha iyi ücretler sunma ihtiyacı hissederken, bu durum fiyatların yükselmesine ve müşteri kaybına yol açıyor.Basel'den Öncü Adım: Gece Hayatına YatırımBasel, İsviçre'de gece hayatını desteklemek için somut adımlar atan ilk şehir oldu. Kent, kulüplerin sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla yıllık bir milyon franklık bir destek paketi sundu. Bu teşvik modeli, üç yıl boyunca sürecek ve kulüplerin ekonomik baskılarla başa çıkmalarına yardımcı olacak.Ayrıca, Basel'de gece hayatını daha etkin yönetmek amacıyla gece yöneticisi rolü oluşturuldu. Bu kişi, kulüpler, müşteriler ve mahalle sakinleri arasında bir köprü görevi görerek, güvenlikten lojistiğe kadar çeşitli alanlarda koordinasyonu sağlıyor. Bu model, Almanya ve Avusturya’daki benzer uygulamalardan ilham alınarak geliştirildi.Diğer Şehirler de Destek ArayışındaBasel'in attığı bu adımlar, diğer İsviçre şehirleri için de örnek teşkil ediyor. Zürih’te kulüp kültürünü desteklemek için çeşitli programlar başlatılmış durumda. Ancak bu destekler genellikle canlı müzik etkinliklerine odaklanıyor ve kulüplerin genel ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalıyor.Uzmanlara göre, kulüplerin uzun vadede ayakta kalabilmesi için daha kapsamlı ve sürekli desteklere ihtiyaç var. Gece hayatının, bir şehrin kültürel zenginliğini ve genç nüfus için cazibesini artırdığı düşünülüyor. Ancak, artan maliyetler ve azalan gelirler, kulüplerin kendi kendine sürdürülebilir olmasını giderek zorlaştırıyor.Gelecek Ne Getirecek?Uzmanlar, gece hayatının gelecekte opera veya tiyatro gibi kültürel alanlar gibi kamu destekleriyle ayakta kalabileceğini öngörüyor. Kulüplerin tamamen ticari kâr amacıyla faaliyet göstermesi zorlaşırken, bu alanların toplumsal ve kültürel önemi nedeniyle devlet desteğiyle sürdürülebilir hale gelmesi gerektiği vurgulanıyor.Basel’in başlattığı teşvik modeli, İsviçre genelinde gece hayatının geleceğini şekillendirebilecek önemli bir adım olarak görülüyor. Ancak, bu desteklerin kalıcı hale getirilip getirilmemesi, kulüplerin karşılaştığı zorlukların çözümünde belirleyici olacak.

İsviçre'de gece hayatı, 2000'li yıllardan bu yana önemli değişimlerden geçiyor. Artan maliyetler ve değişen müşteri beklentileri, kulüplerin karşı karşıya kaldığı en büyük zorluklar arasında yer alıyor.

Gece Hayatında Değişim Rüzgarları: Kulüpler Ayakta Kalmak İçin Destek Arıyor

İsviçre'de Gece Hayatı: Değişen Trendler ve Zorluklar

Uzmanlar, Donald Trump yönetiminin merakla beklenen gümrük vergileri dilimi karşısında AB'nin devreye sokabileceği önlemler arasında antitröst ve hedefe yönelik gümrük vergileri olduğunu ancak savunma bütçelerinin de devreye girebileceğini öne sürdü.Meksika, Kanada ve Çin'in ardından şimdi de AB, ABD Başkanı'nın geçen hafta "vahşet" olarak nitelendirdiği ticaret fazlasıyla Donald Trump'ın hedefinde.ABD ve AB arasındaki ticaretin her iki bloğa da fayda sağladığını, Avrupalılar için 155,8 milyarlık mal fazlası ve Amerikalılar için 104 milyarlık hizmet fazlası olduğunu tekrarlarken, AB stratejisini keskinleştiriyor ve ticaret silahlarını gözden geçiriyor.Delors Enstitüsü uzmanı Elvire Fabry, "AB'nin 2018'de yaptığı gibi Harley Davidson ve kot pantolon gibi günlük tüketim mallarına çok özel gümrük vergileri uygulanabilir," dedi. "Başka bir yerden temin edilemeyen farmasötik ürünleri ya da bileşenleri hedef almayız."Donald Trump 2018'de, görevdeki ilk döneminde, Avrupa çeliğine (yüzde 25) ve alüminyumuna (yüzde 10) uyguladığı gümrük vergileriyle Avrupalılara karşı saldırıya geçmişti. Avrupa buna Bourbon viskisi, Harley-Davidson ve bir dizi başka ürünü vergilendirerek misilleme yaptı ve Trump'ın başkanlık seçimlerinde en çok seçmene sahip olduğu eyaletleri hedef aldı. Tarifeler Biden yönetimi altında kaldırıldı, ancak sadece bu yılın Mart ayına kadar.Mart ayı AB-ABD ticaret görüşmeleri için belirleyici olacak. Çelik ve alüminyum ticareti anlaşmazlığındaki ateşkes sona ermekle kalmıyor, aynı zamanda 25 Mart'a kadar Komisyon, Alphabet (Google'ın sahibi), Apple ve Meta'nın, Cumhuriyetçi başkana tam destek vermiş görünen teknoloji devlerinin dönüm noktası niteliğindeki dijital düzenleme Dijital Piyasalar Yasası'na (DMA) uyup uymadıklarına karar vermek zorunda.Fabry, "Ticaret açığı meselesinin ötesinde Trump'ın Avrupa düzenlemelerinden duyduğu rahatsızlık var. Saldırısı daha yapısal olabilir. O zaman ekonomik zorlama alanına girmiş oluruz," diyor.Avrupalılar 2023'ten bu yana AB'yi üçüncü ülkelerden gelecek baskılara karşı korumak için baskı karşıtı bir cephaneliğe sahip. Trump yönetimiyle diyaloğun başarısız olması halinde, yönetmelik kamu alımları ihale prosedürüne katılma hakkı, lisans kısıtlaması ya da örneğin hizmet ticareti ve fikri mülkiyet haklarının ticaretle ilgili yönleri üzerindeki kısıtlamaları içermektedir. Financial Times'ın, planlar hakkında bilgi sahibi olan ve uluslararası hukuku ihlal etmeden verilebilecek en sert yanıt olarak ACI'yı işaret eden yetkililere dayandırdığı haberine göre Komisyon gerçekten de bunu bir yanıt olarak hazırlıyor.Fabry, "ABD'nin Avrupa pazarına dijital bağımlılığını hedef almamız iyi olur" değerlendirmesinde bulundu ve ekledi: "AB, dijital hizmetler sektöründe lisans verilmesini hedef alabilir. Amerikalılar için veriye erişim çok önemli. Bu kara altındır."Fikri mülkiyet haklarını hedef almak herhangi bir ticaret anlaşmazlığında çıtayı yükseltecektir, ancak tüm yorumcular bunun işe yarayacağı konusunda hemfikir değil. Avrupa Uluslararası Politik Ekonomi Merkezi (ECIPE) Direktörü Fredrik Erixon, "Bu, gümrük tarifelerinin bir tür konvansiyonel savaş seçeneği olmasına kıyasla nükleer bir seçenek," dedi ve ekledi: "Bu araç, misilleme yaptığınız eylemlerle orantılı olmalıdır, çünkü örneğin bir patenti ya da ticari markayı geçersiz kılarsanız, bu mülkiyet haklarını elinizden almakla aynı şeydir."Bunun da ötesinde uzman, fikri mülkiyet haklarının geleneksel olarak AB'nin yetki alanına girmediğini ve uluslararası kurallar tarafından yönetildiğini açıkladı: "Üye devletlerin Avrupa Patent Sözleşmesi kapsamında AB'nin yapabileceklerinin ötesine geçen yükümlülükleri vardır."<h2>Antitröst ticari bir silaha dönüşebilir mi?</h2>Donald Trump hangi silahı kullanırsa kullansın, ABD Büyük Teknolojisinin kaderi dengede kalabilir. Antitröst ticari bir silaha dönüşebilir mi? Çin, ABD'nin ithalatına yüzde 10 gümrük vergisi koymasının ardından Google'a karşı bir antitröst soruşturması başlattı. Ancak Avrupa Komisyonu antitröstün ABD ile bir ticaret savaşında kullanılmayacağını iddia ediyor.Komisyon sözcüsü Lea Zuber salı günü yaptığı açıklamada, "AB antitröst rekabet hukukunun uygulanması söz konusu olduğunda, ilgili şirketin kurulduğu ülkeden bağımsızdır" dedi ve ekledi: "Rekabet uygulamasının ticari anlaşmazlıklarda bir araç haline gelmesi gerektiğini düşünmüyoruz."Ancak Erixon'a göre bu rekabet soruşturmalarının ABD'nin tepkisini çekmesi, çelik ve alüminyum misilleme gümrük vergilerinin yeniden devreye sokulmasından daha muhtemel. Erixon, AB'nin Büyük Teknoloji konusundaki antitröst soruşturmalarının zaten AB-ABD ticaret diplomasisi bağlantısının bir parçası olduğunu söyledi. "Biden yönetimi, Avrupa'da dijital korumacılık olarak algıladıkları şeylerden zaten hayal kırıklığına uğramıştı ve Avrupa'nın eylemlerine karşı birkaç ticari yaptırım hazırlamaya başladı," dedi.Avrupa'nın askeri harcamalarını arttırmayı planlamasıyla birlikte, herhangi bir ticari anlaşmazlıkta silahlar da devreye girebilir. Erixon, "Şu anda burada çok daha fazla ticaret yapılıyor" öngörüsünde bulundu. "NATO ülkeleri yüzde 3'lük bir harcama hedefine işaret ediyor, bu da ABD'nin çıkarına olacaktır." Erixon'a göre savunma alımlarında Amerikalı tedarikçilerle iş birliğine olabildiğince açık olmak "ellerinde güçlü bir araç olacaktır."Ayrıca otomotiv tarifelerinin sıfıra indirilmesinin de Amerikalıları yumuşatabileceğini düşünüyor. AB'nin halihazırda Japonya, Güney Kore ve Türkiye ile bu tür anlaşmaları var. "Bu seçenek Amerika'dan Avrupa'ya çok daha fazla otomotiv ihracatı yapılmasına yol açmayacak. Ancak yine de Amerikalılara daha fazla pazara erişim fırsatı veriyorsunuz," dedi.Her ne olursa olsun, olası bir ticaret savaşı Avrupalıların birliğini bir kez daha test edecektir. Ancak Donald Trump'ın eylemlerine hızla tepki vermeleri gerekecek. 27 Üye Devlet hızlı bir şekilde birlikte hareket edebilecek mi? Bundan herkes emin değil.Avrupa Politika Merkezi İcra Kurulu Başkanı ve Baş Ekonomisti Fabian Zuleeg'e göre, "Her ülkeye aynı anlaşma teklif edilmeyecek, birliği korumak çok zor olacak," dedi ve ekledi: "Trump'ın ABD'ye daha dostça yaklaştığını düşündüğü ülkelere bir çıkış yolu sunulacaktır." Uzman, ABD Başkanı'nın benzer görüşlere sahip olduğunu düşündüğü Macaristan gibi ülkelere yatırım ve daha iyi ekonomik ilişkiler vaat edilebileceğini öngörüyor.Dahası, ABD'nin ticari yaptırımlarının açıklanmasını takip eden günlerde Kanada ve Meksika'nın yaptığı anlaşmalar, meselenin sadece ticaretten ibaret olmadığını gösteriyor. Meksikalılar ve Kanadalılar göç ve sınır kontrolleri konusunda anlaşmaya vardılar."Artık elimizde kullanılacak farklı ticari savunma araçları var. Ancak bu durum Avrupalıların, örneğin Grönland da dahil olmak üzere masadaki diğer tüm meseleleri de ele alan çok daha geniş bir siyasi tepki vermesini gerektirebilir."Avrupalılar için güvenlik konusu da dengede. Uzman, "Tartışma Avrupa'nın güvenliği, Ukrayna ve Avrupa'nın korktuğu diğer tüm konular etrafında dönecek," diye ekledi.Ancak müzakerelerin özüne inildiğinde Zuleeg'in değerlendirmesi iç karartıcı görünüyor."Bence Trump'ın istediği şey AB'nin yıkılması ve liberal demokrasinin sona ermesi. Ama artık bunlar verebileceğimiz tavizler değil," dedi.

Başkan Trump geçtiğimiz hafta içinde Kanada, Çin ve Meksika'yı gümrük vergisi tehdidiyle vurdu. AB ise sırasını beklemekte. Olası bir ticaret savaşı Avrupalıların birliğini bir kez daha test edecek.

AB, Trump'ın ticaret savaşına nasıl karşı koyabilir?

Başkan Trump’ın gümrük vergisi tehditleri Avrupalıları endişelendiriyor. Kanada, Çin ve Meksika'ya yapılan saldırıların sıradaki hedefi AB olabilir. Avrupalılar birliklerini korumak için nasıl bir adım atacak?

AB, Ticaret Savaşı Tehdidiyle Karşı Karşıya! Avrupa Birliği Hazır mı?

İsviçre Federal Karayolları Ofisi (Astra), dört milyon İsviçre Frangı yatırımla hayata geçirdiği bu yeni bilgi merkezinde, otoyol projelerini halkla daha şeffaf bir şekilde paylaşmayı hedefliyor. Ancak bu girişim, herkes tarafından aynı heyecanla karşılanmıyor.Proje Tanıtımında 3D Teknoloji DönemiYeni açılan ziyaretçi merkezinin kalbinde, büyük video duvarlarıyla donatılmış bir 3D teknoloji odası bulunuyor. Bu odada, ziyaretçiler otoyol projelerini adeta bir uçuş simülasyonundaymış gibi deneyimleyebiliyor. Otoyol bağlantılarının nasıl yeniden düzenleneceği, yeni bisiklet yollarının nereden geçeceği gibi detaylar, dijital ortamda birebir gösteriliyor. Astra Proje Yönetimi Bölüm Başkanı Andri Sinzig, bu teknolojinin projeleri daha anlaşılır hale getirdiğini belirtiyor: "Dijital modelle adeta projenin içine dalıyorsunuz. Bu yöntemle projeleri halkın kolayca anlayabileceği şekilde sunabiliyoruz."Astra’nın bu merkez için geliştirdiği dijital 3D şehir modeli, dünyadaki en büyük örneklerden biri olma özelliğini taşıyor. İlk aşamada Bern-Wankdorf otoyol bağlantısının yeniden yapılandırılması üzerinde yoğunlaşan merkez, ilerleyen dönemlerde bölgedeki diğer altyapı projeleri için de kullanılacak.Eleştiriler ve TartışmalarAncak bu yenilikçi yaklaşım, herkesi memnun etmiş değil. Özellikle otoyol genişletme projelerine karşı olan Spurwechsel adlı dernek, bu merkezin bir bilgi kaynağından ziyade bir propaganda aracı olduğuna inanıyor. Dernek, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, "Süresi dolmuş mega projeleri tanıtmak için milyonlar harcamak tam bir skandal" diyerek tepkisini dile getirdi.Bu eleştiriler karşısında Astra, merkezin amacının halkı bilgilendirmek ve projeler hakkında şeffaf iletişim kurmak olduğunu savunuyor. Sinzig, "Bizim görevimiz projeleri şeffaf bir şekilde halka sunmak. Bu merkezle tam da bunu gerçekleştiriyoruz," diyerek iddiaları reddediyor.Teknoloji Yalnızca Tanıtım İçin DeğilZiyaretçi merkezinde kullanılan 3D modeller, sadece bilgilendirme amacıyla değil, aynı zamanda planlama süreçlerinde de aktif olarak kullanılacak. Astra, gelecekte tüm planlama çalışmalarını bu dijital modeller üzerinde yürütmeyi planlıyor. Bu yaklaşım, projelerin daha etkin ve hızlı bir şekilde tamamlanmasına yardımcı olabilir.Gelecek Ne Getirecek?Astra’nın bu yeni iletişim ve planlama yöntemi, İsviçre'deki diğer altyapı projeleri için de bir örnek teşkil edebilir. Ancak, bu tür projelerde halkın bilgilendirilmesi ile yönlendirilmesi arasındaki ince çizgi, tartışmaların odak noktası olmaya devam edecek gibi görünüyor. Özellikle çevreci gruplar ve otoyol projelerine karşı olanlar, bu tür teknolojik araçların nasıl kullanıldığını yakından takip edecek.

Bern-Wankdorf'ta, sıradan bir ahşap bina gibi görünen yapı aslında İsviçre'nin otoyol projelerindeki iletişim anlayışını kökten değiştirecek bir merkeze ev sahipliği yapıyor.

Astra, otoyol projelerinde 3D teknolojiyle halkı bilgilendiriyor

Bern-Wankdorf'taki ahşap bina, İsviçre'nin otoyol projelerinde iletişim anlayışını kökten değiştirecek bir merkeze dönüşüyor. Modern ve etkili iletişim için başvurulacak adres!

İsviçre Otoyol İletişim Merkezi: Sıradan Bir Binanın Ötesinde

İsviçre’nin en büyük kaza sigorta kurumu Suva'nın 2024 yılına ait verilerine göre, genel kaza oranları stabil seyrederken, insanların boş zamanlardaki kazalarında belirgin bir artış yaşandı. 

İş kazaları azalırken, kazaların çoğu boş zamanlarda gerçekleşti

İsviçre’de gerçekleştirilen bir DNA analizine göre, piyasada satılan ithal balların büyük bir kısmı sahte çıktı. Kassensturz programı tarafından sipariş edilen laboratuvar testleri, 20 bal örneğinden 17’sinin “otantik” olmadığını ortaya koydu.

İsviçre'de satılan ithal balların çoğu sahte çıktı

İsviçre Federal İdare Mahkemesi, Basel'deki A2 otoyolunun doğu çevre yolunda (Osttangente) hız sınırının gece saatlerinde 60 km/saate düşürülmesi yönündeki kararı onayladı. 

Basel'de gece saatlerinde otoyolda hız sınırı 60 km/saate düşürüldü

Solothurn Kantonu, ithalata bağımlılığı azaltmak amacıyla büyük bir sera projesi için uygun bir yer arayışında. 2026 yılında Zuchwil'de açılması planlanan yeni çöp yakma tesisinin atık ısısını kullanacak bu büyük seralar sayesinde, yerli sebze ve meyve üretiminin artırılması hedefleniyor.

Yerli üretim için yeni adım: Solothurn Kantonu'nda büyük seralar planlanıyor

Zürih Kantonu'ndaki çeşitli belediyelerde hafta sonu gerçekleştirilen oylamalarda önemli kararlar alındı. Oylama sonuçları, yerel politikalar ve sosyal düzenlemeler üzerinde halkın nasıl bir tutum sergilediğini gözler önüne seriyor. İşte belediyelere göre alınan sonuçlar:

Zürih Kantonu'nda oylama sonuçları: Parlamento üyelerinin maaş artışı reddedildi

İsviçre'de bugün yapılan oylamada, Çevresel Sorumluluk Girişimi halk tarafından açık farkla reddedildi. Girişim, halkın %70'i tarafından kabul görmezken, Ständemehr (kantonların çoğunluğu) kriterinde de başarısız oldu.

Çevresel Sorumluluk Girişimi halk oylamasında reddedildi

İsviçre’de meslek eğitimi alan öğrenciler için önemli bir değişiklik gündemde. Allgemeinbildender Unterricht (ABU) yani genel bilgi derslerinde yapılan yazılı bitirme sınavlarının kaldırılması planlanıyor. Bu değişiklik tartışmalara yol açtı.

Meslek eğitiminde büyük değişiklik: Yazılı sınavlar kalkıyor mu?

İsviçre'de konut destek politikalarında önemli bir değişiklik kapıda. 1 Şubat 2025 itibarıyla Federal Konut Dairesi (BWO) tarafından belirlenen maliyet sınırları ve kredi tutarlarını düzenleyen yönetmelikte yapılan değişiklikler yürürlüğe girecek. 

İsviçre’de konut destekleri güçleniyor: Dağlık bölgelere öncelik verilecek

Federal Çevre Bakanı Albert Rösti'nin liderliğindeki bakanlık, son derece zehirli bir pestisit olan Deltamethrin için yasal bir sınır değeri belirlememe kararı aldı. Bu karar, özellikle tarım sektörü ve çevre koruma kuruluşları arasında yoğun bir tartışma başlattı.

İsviçre'de çevre koruma tartışmalarına neden olan önemli bir karar alındı

İsviçre Federal Yönetimi, Microsoft’un ürünlerine olan bağımlılığını sürdürerek 2024 yılı sonunda şirkete 140 milyon İsviçre frangı ödedi. Bu devasa bütçeyle, önümüzdeki iki yıl boyunca MS Office 365 kullanım hakkı satın alındı.

İsviçre Federal Yönetimi Microsoft ürünlerine 140 milyon frank ödedi

Bern, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan, geçmişin izlerini günümüze taşıyan bir şehir. 1191 yılında kurulan şehir, Orta Çağ’dan kalma tarihî eski şehir bölgesi, taş döşeli dar sokakları, renkli cephesiyle ünlü Çeşmeleri (Brunnen) ve kemerli yapılarıyla büyüleyici bir atmosfere sahiptir.

Bern’in efsanevi başlangıcı: Ayı Çukuru’ndan günümüze

Cenevre, modern alışveriş merkezlerinden geleneksel açık hava pazarlarına kadar geniş bir alışveriş yelpazesi sunarak ziyaretçilere keyifli bir deneyim yaşatır. Şehir, lüks butikler, büyük mağazalar ve otantik pazarlarla hem turistlerin hem de yerel halkın ilgisini çeker. 

Cenevre’de Alışveriş: Merkezler, Pazarlar ve Öneriler

Gürültü kirliliği, uyku bozukluğu ve yüksek tansiyon gibi sağlık sorunlarına neden olabilir. Kasaba ve şehirler her geçen yıl daha gürültülü ve daha kalabalık hale gelirken, pek çok gezginin tatilde huzur ve sükunet araması şaşırtıcı değil.

Az nüfus, az gürültü: Yavaş turizm için Avrupa'nın en huzurlu bölgeleri

Online rezervasyon platformu Booking.com, 2025 Traveller Review Awards sonuçlarını açıkladı. 240 milyondan fazla kullanıcının yorumuna dayanan ödüller, 220 ülkeden üstün hizmet ve misafirperverlik sunan bölgeleri onurlandırıyor. 

İsviçre dünyanın en misafirperver destinasyonları arasında

İsviçre Federal Karayolları Ofisi (ASTRA), kayak tatili döneminde otoyollarda ve şehirlerarası ana yollarda yoğun trafik beklendiğini duyurdu. Özellikle Zürih, Bern, Basel, Luzern ve Lugano bölgelerinde ve Gotthard Tüneli güzergâhında ciddi sıkışıklık öngörülüyor.

İsviçre’de kayak tatili trafik yoğunluğu uyarısı: Otobanlarda uzun beklemeler olacak

Fransa’nın doğusunda, İsviçre sınırına komşu Evian-les-Bains ya da kısaca Evian, doğanın zarafetini, tarihi dokuyu ve dinlendirici bir atmosferi bir araya getiren eşsiz bir kasaba. Leman Gölü kıyısında yer alan bu küçük ama etkileyici kasaba, dünyaca ünlü kaplıcaları, tertemiz havası ve su kaynaklarıyla, yıllardır turistlerin gözdesi.

Fransız Alpleri’nin eteğindeki Evian

İsviçre, lüks turizm segmentine odaklanarak kendini lüks tatil destinasyonu olarak konumlandırmayı hedefliyor. Turizm uzmanı Jürg Stettler, bu stratejiyi doğru bir hamle olarak değerlendiriyor.

İsviçre turizminde lüks segment büyüyor

Antik Mısır'ın kuzey ve güneyini birleştiren 5 bin yıllık Mit Rahina kenti, turistlerin ilgisini çekiyor. Mısır'ın dünyaca ünlü Giza piramitlerine yaklaşık 17 kilometre uzaklıkta bulunan tarihi Mit Rahina kenti, antik Mısır'ın kuzey ve güneyini birleştiren ilk şehir olma özelliğini taşıyor.

Antik Mısır'ı birleştiren 5 bin yıllık tarihi kent: Mit Rahina

Kış sporları tutkunları için heyecanlı haber: İsviçre’deki ilk kayak merkezleri, bu hafta sonu kapılarını açıyor. Cuma günü Saas-Fee ve Zermatt’ta, Cumartesi günü ise Mürren-Schilthorn’da sezon başlıyor.