ABD’nin insani yardım fonlarını önemli ölçüde azaltmasının ardından sistemin taşıyıcı yapıları zora girdi. Ne Avrupa Birliği ülkeleri ne de diğer büyük bağışçılar bu açığı kapatmaya istekli değil.

Konu hakkında açıklamalarda bulunan bir uzman, “Danimarka ve Norveç dışında, neredeyse tüm ülkeler insani meselelerden geri çekiliyor. Odaklar güvenliğe kaydı,” diyerek gelinen noktayı özetledi. Bu geri çekilmenin, özellikle Cenevre'deki BM ajansları ve sivil toplum kuruluşları üzerinde büyük bir baskı oluşturduğu belirtiliyor.

İnsani Yardım Azalıyor, Riskler Artıyor

Sürdürülebilir finans uzmanları ise bu finansman krizinin yalnızca insani kuruluşları değil, İsviçre’nin bankacılık ve finans sektörünü de dolaylı olarak etkileyeceğini vurguluyor. “İnsani yardım azalınca, belirsizlik ve risk artıyor. Bu durum küresel ölçekte iş yapan şirketleri doğrudan etkiler,” diyen bir uzman, çözümün özel sektör ile kamu arasında kurulacak daha güçlü iş birliklerinde yattığını söylüyor.

Yeni Bir Çoktaraflılık Dönemi mi Başlıyor?

Uzmanlara göre kriz, kamu-özel sektör ortaklıklarının artık daha ciddiye alınmasını zorunlu kılıyor. Ancak bu tür ortaklıkların hızlı çözüm üretememesi, programların aniden sona ermesine ve istihdam kayıplarına yol açıyor. 

Yeni Aktörler Devreye Girebilir mi?

Gates ve Soros gibi büyük vakıfların sektöre daha fazla kaynak sağlayabileceği belirtilirken, bazıları bu katkıların sınırlı ve geçici olabileceği konusunda uyarıyor. Yerel yönetimler, şehirler ve akademik kurumlar gibi yeni aktörlerin de bu boşluğu kısmen doldurabileceği düşünülüyor.

Öte yandan, İsviçre devletine de büyük sorumluluk düştüğünü belirtilirken, “İsviçre, Cenevre’nin uluslararası kimliğini desteklemek yerine, sadece maliyet hesabı yapmamalı. Bu değerli yapı çökmeden sahip çıkılmalı,” diyerek çağrıda bulunuluyor.