AB Komisyonu, bu durumun Türkiye’nin "köklü demokratik geleneğine bağlılığını" sorgulattığını belirtti ancak doğrudan bir kınama yönünde açıklama yapmaktan kaçındı.

İmamoğlu’nun siyasi bir hamle olarak nitelendirdiği suçlamalarla tutuklanması, ülkede büyük çaplı protestolara neden oldu. Avrupa Komisyonu sözcüsü, "Türkiye bir AB adayı olarak demokratik değerleri korumak zorunda. Seçilmiş yetkililerin hakları ve barışçıl gösteri hakkı tamamen güvence altına alınmalı," dedi.

Brüksel, Ankara ile özellikle Suriye ve Ukrayna gibi konularda daha yakın bir iş birliği kurmaya çalışırken, İmamoğlu’nun tutuklanması bu süreci zorlaştırabilir. Komisyon sözcüsü, "Türkiye’nin Avrupa’ya bağlı kalmasını istiyoruz ancak bu, demokratik normlara ve ilkelere açık bir bağlılık gerektiriyor," ifadelerini kullandı.

Bu açıklamalar, AB’nin Türkiye ile ilişkileri tamamen koparmak istemediğini gösterirken, aynı zamanda demokrasi ve hukuk devleti konularındaki endişelerini de dile getirdi. Ancak Brüksel’in doğrudan bir yaptırım ya da net bir kınama çağrısı yapmaması, Türkiye ile olan diplomatik dengeleri gözettiği şeklinde yorumlanıyor.