Deltamethrin, tarımda yaygın olarak kullanılan güçlü bir insektisit. Öyle ki, Schafhausen Kantonu Kimya Uzmanı Kurt Seiler'in de belirttiği gibi, "bir damlası bile bir dereyi tamamen zehirleyebilir." Bu kadar tehlikeli bir maddenin herhangi bir yasal sınır değeri olmadan kullanılması, ekosistemler için büyük bir tehdit oluşturuyor. Su kaynaklarımız, biyolojik çeşitlilik ve dolayısıyla sağlığımız bu riskin doğrudan hedefi haline geliyor.

Ancak burada devreye ekonomik çıkarlar giriyor. İsviçre Çiftçiler Birliği (SBV), Deltamethrin'in tarım için vazgeçilmez olduğunu savunuyor. Bitki Koruma Bölümü Başkanı David Brugger, "Bu kimyasal olmadan birçok ürünü koruyamayız" diyerek pestisit kullanımının tarımsal verimlilik üzerindeki etkisine vurgu yapıyor. Bu noktada, insan sağlığı mı yoksa tarımsal üretimin kâr marjı mı daha önemli sorusu gündeme geliyor.

Daha da çarpıcı olan ise, Federal Çevre Bakanlığı'nın kendi raporunda bile bu kararın çevre koruma yasalarına aykırı olduğu belirtiliyor. Yani, bakanlık dahi bu kararın çevresel riskler taşıdığını kabul ediyor ancak yine de tarım lobisinin taleplerine boyun eğiyor. Bu durum, sadece çevre koruma politikalarının değil, aynı zamanda siyasi karar alma süreçlerinin de sorgulanmasına neden oluyor.

Ekonomi mi, çevre mi? Bu ikilemi aşmanın yolu sürdürülebilir tarım politikalarından geçiyor. Tarımsal verimlilik için doğanın dengesini bozan yöntemlere başvurmak, kısa vadede kazanç sağlasa da uzun vadede hem çevreyi hem de insan sağlığını tehdit ediyor. Oysa ki daha az zararlı alternatifler, biyolojik mücadele yöntemleri ve ekolojik tarım uygulamaları ile hem üretim hem de çevre arasında denge sağlanabilir.

Sonuç olarak, Deltamethrin kararı sadece bir pestisit meselesi değil, aynı zamanda İsviçre'nin çevre politikalarındaki önceliklerini de gözler önüne seriyor. İnsan sağlığı ve doğanın korunması mı ön planda olacak, yoksa kısa vadeli ekonomik çıkarlar mı? Bu sorunun cevabı, hepimizin geleceğini yakından ilgilendiriyor.