
Kallas, özellikle Kuzey Koreli askerlerin Ukrayna’daki savaşta Rus ordusuna destek vermesi gibi gelişmelerin, Çin-Rusya iş birliğinin giderek daha tehlikeli bir boyuta ulaştığını gösterdiğini belirtti.
Konuşmasında “Çin ve Rusya birlikte liderlik iddiasında bulunduğunda, bu durum küresel güvenlik mimarisinde 100 yıldır görülmemiş bir değişimi beraberinde getiriyor” diyen Kallas, uluslararası hukukun önemine de dikkat çekti: “Bu düzen küçük ülkeleri koruyan bir şemsiye. Güvenliğimiz iç içe geçmiş durumda ve en kötü senaryolardan kaçınmak için bu hukuku savunmalıyız.”
Kallas’ın bu uyarısı, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth’in aynı zirvede yaptığı konuşmanın hemen ardından geldi. Hegseth, Çin’in büyüyen askeri ve ekonomik baskılarının özellikle Tayvan üzerindeki tehditleri artırdığına dikkat çekti.
Amerikalı Bakan, Washington’un Hint-Pasifik bölgesindeki müttefiklerini yalnız bırakmayacağını vurgularken, bu ülkelerden savunma harcamalarını artırmalarını talep etti. NATO üyesi Avrupa ülkelerine olduğu gibi, Pasifik bölgesindeki partnerlerin de gayri safi yurtiçi hasılalarının %5’ini savunmaya ayırmaları gerektiğini belirtti.
Hegseth, Çin’in Tayvan’a karşı tutumunu “gerçek bir tehdit” olarak tanımlarken, Çin ordusunun “gerçek bir harekât için prova yaptığını” savundu. Tayvan çevresine gönderilen savaş uçakları ve donanma hareketliliğine dikkat çeken Bakan, Çin’in bölgesel istikrarı tehdit ettiğini öne sürdü.
Konferansta Çin’i temsil eden heyet ise ABD’li yetkilinin açıklamalarını “temelsiz suçlamalar” olarak nitelendirdi.