
Aktivistler, Almanya’dan ayrılmaları yönündeki karara itiraz etti. Berlin Göçmenlik Dairesi, söz konusu kişilerin kamu güvenliği açısından tehdit oluşturduğunu öne sürerek en geç 21 Nisan’a kadar Almanya’yı terk etmeleri gerektiğini belirtti. Aksi halde sınır dışı edilecekleri bildirildi.
Aktivistleri temsil eden ceza ve göç hukuku avukatı Alexander Gorski, müvekkillerinin üniversitedeki protestoya katıldıkları için küçük suçlamalarla (izinsiz giriş, polise hakaret, polise karşı direnme) yargılandıklarını söyledi. Gorski ayrıca, iki müvekkilinin dosyasını henüz inceleyemediklerini belirtti.
Söz konusu dört kişi, Ekim 2024’te Berlin Özgür Üniversitesi'nde düzenlenen İsrail karşıtı bir oturma eylemine katılmıştı.
Berlin İçişleri ve Spor Dairesi, bu olay sırasında kampüs binasına "maskeli ve şiddet yanlısı" bir grubun girdiğini, ciddi maddi hasara yol açtığını, Hamas sembolü de dahil olmak üzere duvarlara çeşitli grafitiler çizildiğini ifade etti.
Daire, aktivistlerin oturma eylemiyle bağlantılı olarak oturma izinlerinin iptal edildiğini ve haklarında halen ceza soruşturmalarının sürdüğünü açıkladı.
Almanya Federal İçişleri Bakanlığı ise konuyla ilgili detaylı bilgiye sahip olmadığını, kararların Berlin yerel makamlarının yetkisinde olduğunu söyledi.
Berlin Özgür Üniversitesi olay sonrası yaptığı açıklamada, olayın “şiddet içeren bir saldırı” olduğunu ve 40 maskeli kişinin kampüs binasını işgal etmeye çalıştığını, çalışanları tehdit ettiğini ve fiziksel şiddet uyguladığını belirtti.
Öğrenciler Komitesi ise üniversitenin olayları yeterince tarafsız değerlendirmediğini, polis müdahalesinin gereğinden fazla olduğunu ve göstericilere orantısız şiddet uygulandığını savundu.
AB vatandaşlarının sınır dışı edilmesi olağandışı
The Intercept adlı medya kuruluşunun haberine göre, İrlanda vatandaşlarından sadece biri polise "faşist" dediği gerekçesiyle mahkemeye çıkarıldı, fakat beraat etti.
Almanya’dan sınır dışı edilme tehdidi altındaki bu dört kişi, aralarında “Nehirden denize, Filistin özgür olacak” gibi Almanya'da yasaklanmış sloganları attıkları iddialarıyla karşı karşıya. Ancak Alman mahkemeleri bu sloganla ilgili kararlarda tutarsızlık gösteriyor.
Aktivistler, Almanya’nın göç yasalarını siyasi olarak araçsallaştırdığını ve terör örgütü destekçiliği veya antisemitizm suçlamalarının keyfi olduğunu iddia ediyor.
Avukat Gorski, üç AB vatandaşının herhangi bir sabıka kaydı olmaksızın sınır dışı edilmesinin "çok olağandışı" olduğunu vurguladı. Alman yasalarına göre, bir yabancı toplum için tehdit oluşturuyorsa mahkûmiyet olmasa bile sınır dışı edilebiliyor.
Avrupa Komisyonu ise güvenlik konularının üye devletlerin yetkisinde olduğunu belirtse de, AB vatandaşlarının serbest dolaşım hakkının “temel bir hak” olduğunu ve bu hakkın kısıtlanmasının “gerekçeli ve orantılı” olması gerektiğini vurguladı.
İrlanda ve Almanya arasında görüş farklılığı
İrlanda’da iki vatandaşın sınır dışı edilme ihtimali tepkilere yol açtı. İrlanda Başbakanı Micheál Martin, olayın AB vatandaşlarının serbest dolaşım hakkı açısından “temel bir kaygı” olduğunu söyledi ve konuyu Alman yetkililerle görüşeceğini duyurdu.
İrlanda Dışişleri Bakanlığı da iki vatandaşına konsolosluk desteği sunmaya hazır olduğunu bildirdi. Polonya ve ABD’nin Berlin büyükelçiliklerinden ise henüz açıklama gelmedi.