Başlangıçta Elon Musk, Trump’a açık destek veren biri değildi. 2016 ve 2020 seçimlerinde Demokratlara oy verdiğini açıklayan Musk, Trump yönetiminin Paris İklim Anlaşması’ndan çekilme kararına tepki olarak 2017’de Beyaz Saray danışma kurullarından istifa etmişti.
Destekten müttefikliğe: 2024 dönüm noktası
Trump ile Musk’ın yakınlaşması, Temmuz 2024’teki suikast girişiminin ardından başladı. Pennsylvania’daki saldırı sonrası Musk, X platformunda Trump’a tam destek verdiğini duyurdu. Bu gelişmeden sonra hem finansal hem de siyasi olarak Trump’ı destekleyen Musk, başkanlık kampanyasına yaklaşık 277 milyon dolar bağış yaptı. Trump da Kasım 2024’teki seçim zaferi konuşmasında Musk’ı “Yeni bir yıldız doğdu” sözleriyle överek sahneye çıkardı.
Ocak 2025’te Musk, diğer teknoloji devlerinin CEO’larıyla birlikte Trump’ın yemin törenine katıldı. Ancak aynı gün yaptığı ve Nazi selamını andıran bir hareket büyük tepki çekti. Şubat ve Mart aylarında ise Musk, Trump’ın kurduğu Hükümet Verimliliği Dairesi (DOGE) adlı kurumda danışmanlık yaptı. Bu kurumun devlet harcamalarını kısma hedefi vardı, ancak ABD Barış Enstitüsü gibi kurumlara müdahale etmeye çalışması eleştirileri beraberinde getirdi.
Siyasi gerilim ve kopuş
Mayıs 2025’te Musk, danışmanlık görevinden ayrıldığını açıkladı. Trump ise Musk için “dünyanın en büyük yenilikçilerinden biri” ifadelerini kullandı. Ancak 22 Mayıs’ta Kongre’den geçen “Tek Büyük Güzel Yasa Tasarısı” (The One Big Beautiful Bill) ilişkideki kırılmayı başlattı. Musk, bu yasa tasarısının harcamalar nedeniyle bütçe açığını artıracağını ve sürdürülemez bir borç yükü yaratacağını savundu.
Trump ise Musk’ın tepkisinin, tasarının Tesla’ya olumsuz etkilerinden kaynaklandığını öne sürdü ve “Musk çıldırdı!” diyerek sübvansiyonları sonlandırma tehdidinde bulundu. Musk da Trump’ın açıklamasına tepki olarak SpaceX’in Dragon uzay aracını hizmetten çekeceğini duyurdu.
İngiltere merkezli Be Broadcast ajansından PR uzmanı Josh Wheeler’a göre, Trump’ın Musk gibi güçlü bir destekçiyi kaybetmesi, “iş dünyası dostu başkan” imajını zedeliyor. Wheeler, Tesla hisselerinde yaşanan düşüşün de kamu algısının şirket değeri üzerinde ne kadar etkili olabileceğini gösterdiğini ifade ediyor.
Musk’ın başkana yönelik suçlamaları —Epstein bağlantısı iddiaları ve görevden alma çağrıları— onun bir “bağımsız dahi”den çok, kamuya zarar veren bir figür haline geldiği yönündeki algıyı güçlendiriyor.
Wheeler’a göre her iki figür de gücünü agresiflik ve yıkıcılıktan alıyordu. Ancak şu anda ikisi de kontrolü kaybetmiş görünüyor; hem kamuoyu hem piyasalar hem de olası gelecek hükümet ihaleleri açısından zorluklarla karşı karşıyalar.
