Zülfü Livaneli „Huzursuzluk“ adlı son romanının tanıtımı için Zürih`te hayranlarıyla bir araya geldi. 21 Ekim pazar akşamı Zürih`in önemli salonlarından biri olan Kaufleuten`de gerçekleştirilen Edebiyat Akşamına İsviçreli kitap severlerin de ilgisi oldukça yoğun oldu. Salonda hiç boş yer kalmadı.
Zülfü Livaneli Zürih`te yeni kitabını tanıttı

Huzursuzluk, inanç ve aşk üzerine sarsıcı bir roman…
Bu güne kadar yazdığı birbirinden başarılı romanlarıyla ciddi bir hayran kitlesine ulaşan Zülfü Livaneli son romanı Huzursuzluk ile okurlarını Ortadoğu gerçeğiyle yüzleştiriyor. Sünni Mardinli Hüseyin ile Suriye göçmeni, tecavüzcüsünden kör bir kız çocuğu dünyaya getirmiş Ezidi bir kadının, Meleknaz’ın aşk hikâyesinin anlatıldığı yeni roman sevda ile acının iç içe geçtiği bir Ortadoğu hikayesini anlatıyor.
Kaufleuten`de düzenlenen ve Moderatörlüğünü Yunus Ersoy’un üstlendiği okuma akşamında, çeşitli bölümlerinin okunduğu “Huzursuzluk” adlı roman kitap severlerden büyük alkış topladı. Zülfü Livaneli kendisine yöneltilen soruları içtenlikle cevaplayıp amacının bu romanla birlikte Ortadoğu`da yaşanan acı gerçekleri insanlara aktarmak olduğunu söyledi.
Kitabın öne çıkan bölümleri Thomas Sarbacher tarafından Almanca okundu.
Düzenlenen etkinliğin ardından Zülfü Livaneli hayranları, yazara kitap imzalatıp kendisiyle hatıra fotoğrafı çektirdiler. Livaneli kitabının tanıtım günleri dahilinde, önümüzdeki günlerde Basel, Stuttgart, Hannover, Viyana, gibi şehirlerde hayranları ile buluşacak.
Romanları 30 dilde yayınlanan Zülfü Livaneli’nin son kitabı olan “Huzursuzluk“, Klett-Cotta yayınevi tarafından Almanca dilinde “Unruhe“ ismiyle İsviçre’deki okurlarıyla buluşacak.
KİTAPTAN TADIMLIK…
Harese nedir, bilir misin oğlum? Arapça eski bir kelimedir. Bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir. Harese şudur evladım: Develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür; o kadar dayanıklıdır yani. Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır. Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar.
Keskin diken devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar. Tuzlu kan dikenle karışınca bu tat devenin daha çok hoşuna gider. Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından olur deve. Bunun adı haresedir. Demin de söyledim, hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir. Bütün Ortadoğu’nun âdeti budur oğlum, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olur.