Bu sene ilk olarak Mart ayında ilan edilen olağanüstü halin ardından hepimiz ummadığımız bir şekilde hiç tanımadığımız bir virüsle mücadele etmeye başlamıştık. Bu mücadele yalnızca sağlığımızı koruma mücadelesi değildi, ekonomik olarak ayakta kalma ve işlerimizi de bir şekilde normal seyrinde sürdürmenin mücadelesiydi.
Zor ama birlikte yeneceğiz!

İsviçre hükumetinin, salgının ilk dalgasına hemen tepki verip acil önlemler alması ve şirketlere sunulan ekonomik destekler sayesinde bir kaç ay içinde krizden çıkıp Haziran ayında normal yaşantımıza geri dönmüştük. Hatta bu yıl tatilini Türkiye’de geçiren vatandaşlarımız da oldu. Yaz aylarında günlük 20-25’lere kadar düşen Korona sayısı halk arasında salgının bittiği şeklinde yorumlanmaya başlansa da, konuyu takip eden uzmanlar Ekim ayından itibaren ikinci bir dalganın gelebileceği konusunda sürekli uyarılarda bulunmuşlardı. Aynen öyle de oldu. Ekim ayından itibaren rakamlar yeniden yükselmeye başladı, hatta Kasım ayının ilk haftası günlük rakamların 10 binin üzerine çıktığını dahi gördük. İkinci dalga hayatımızda çoktan yerini almıştı ancak bu sefer İsviçre Hükümetinden beklenen müdahaleleri görememek bizleri oldukça şaşırttı.
Sanırım Temmuz ayı idi. Maliye Bakanı Maurer yaptığı bir basın açıklamasında salgının ilk dalgasında ekonominin ciddi anlamda zarar gördüğünü, ikinci bir dalganın gelmesi durumunda İsviçre ekonomisinin bunu kaldıramayacağını açıklamış, hepimiz bu açıklamayı hayretle karşılamıştık. İsviçre gibi ekonomisi güçlü olan bir ülkenin Maliye Bakanı nasıl olurdu da böyle bir açıklama yapardı! Maliye Bakanı Maurer’in açıklamasının ne anlama geldiğini bu günlerde daha rahat anlıyoruz. Çünkü ikinci dalganın yaşandığı bu günlerde neredeyse hepimiz ekonomik anlamda yalnızlığa terk edildik.
İsviçre Hükümeti ilk olarak Haziran ayı başlarında şirket sahiplerine verilen kısa süreli çalışma desteğini kaldırmış, bundan sonra kendi ayaklarınız üzerinde durmalısınız mesajı vermişti. Gelinen noktada şirketlerin maddi kayıpları çok ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Özellikle Zürih ve Aarau kantonlarında iflas sayılarının her geçen gün artması da bunun en büyük göstergesi. 27 Eylül’den itibaren şirket sahiplerine yeniden kısa süreli yardım paketinin verileceği açıklandı ancak yeni bir yardım paketinin gecikmesi ve beklenen adımların zamanında atılmaması nedeniyle birçok şirket iflas etmek zorunda kalacak.
Bir yandan sağlığımızı korumaya bir yandan da ekonomik anlamda ayakta kalmaya gayret ettiğimiz bu günleri atlatmak sanırım kolay olmayacak. Bu yıl gazetemizin yayınlarına yeniden başlayıp okurlarımıza düzenli ve kaliteli bir gazete sunmayı hedeflemiştik. Ancak Korona sebebiyle en çok zarar gören sektörlerden biri de medya oldu. Bırakın düzenli yayın yapmayı, ayakta nasıl kalabiliriz, şirketimizi bu krizden nasıl kurtarabiliriz şu an bunun mücadelesini veriyoruz. Korona döneminde başladığımız yayınlarımızı düzenli bir şekilde sürdürmek için gayret göstersek de gelecek günler bize ne getirecek an itibariyle tahmin dahi edemiyoruz.
İsviçre Hükümeti salgın döneminde büyük yara alan medya sektörüne bir destek paketi hazırlayıp sıkıntıların giderileceği sözü vermişti… Dediklerini yaptılar ama getirdikleri şartlar nedeniyle hiç bir göçmen medyası bu paketten destek alamadı. Büyük medya kurumları ayakta kalmayı başarırken bizler kendi kaderimizle baş başa bırakıldık.
Elbette Pusula ailesi olarak tam 14 yıldır verdiğimiz bu hizmeti sürdürmek ve ayakta kalabilmek en büyük hedefimiz. Her şeye rağmen çalışıp yayınlarımızı sizlere ulaştırmak istiyoruz. Bu sayımızda bunun en büyük göstergelerinden biri. Son iki aydır şu an elinizde tuttuğunuz bu gazeteyi çıkarabilmek için inanılmaz mücadele verdik. Yeni ilan bulmak, giden ilanların yerine yenisini koymak gerçekten hiç kolay olmadı. Bir kaç kez baskı randevumuzu iptal edip arada geçen sürede haberlerimizi yenilemek zorunda kaldık. Zor da olsa yeniden sizlerle buluşmanın mutluluğu var üzerimizde. Bu zorlu dönemde ilanlarıyla bizi destekleyen ve bu yayının size ulaşmasına katkı sağlayan şirketlere de ayrıca teşekkür etmek istiyorum.
Lütfen içinde bulunduğumuz bu zor günlerde hem kendinizi hem de yakınlarınızı korumak için gereken hassasiyeti göstermeyi unutmayalım. Temel sağlık kurallarını mutlaka uygulayıp, kalabalık yerlerde maske takmayı ihmal etmeyelim. Önümüzde bir Çin örneği var, salgını iyi yönetip virüsten kurtulmayı başardılar. Unutmayalım ki virüsü hep birlikte yeneceğiz.
Sağlıklı ve huzur dolu günlerde görüşmek dileğiyle.