Ancak bu kez, mesele sadece savaşın nasıl yapıldığını değil, savaşın etik, hukuk ve insan kontrolü çerçevesinde nasıl yönetileceğini de sorguluyor.
Bugün, yapay zeka (YZ) sadece savaş planlamada değil, sahada da aktif bir şekilde kullanılabiliyor. Örneğin:
Bu gelişmeler, savaşların daha “akıllı” hale gelmesini sağlarken, aynı zamanda kontrolsüz bir güç oluşturma riskini de beraberinde getiriyor.
Uluslararası savaş hukuku (örn. Cenevre Sözleşmeleri), insanların çatışmalar sırasında belirli etik ve insani kurallara uymasını zorunlu kılar. Uluslararası savaş hukuku, savaş sırasında bile insani değerlerin korunması için oluşturulmuş kurallar bütünüdür. Bu hukukun en önemli bileşeni olan Cenevre Sözleşmeleri, çatışma sırasında sivillerin, yaralıların, esirlerin ve sağlık personelinin korunmasını zorunlu kılar. Bu kurallar, savaşın kontrolsüz ve yıkıcı hale gelmesini önlemeyi amaçlar. Örneğin, sivillere yönelik saldırılar, savaş esirlerine kötü muamele ya da sağlık tesislerine zarar verilmesi uluslararası hukukta açıkça yasaklanmıştır. Bu düzenlemeler, savaşın insani sonuçlarını hafifletmek ve çatışan taraflar arasında asgari bir etik standart sağlamak için hayati önem taşır. Ancak, bu kurallara uyulmaması durumunda uluslararası yargı organları devreye girebilir ve suçluları hesap vermeye zorlayabilir. Ancak yapay zeka, bu kurallara uyma konusunda ne kadar “yetenekli” olabilir?
Yapay zekanın savaşta kullanılmasına dair mevcut hukuki düzenlemeler sınırlıdır. Birçok uzman, bu alanda yeni uluslararası protokoller ve regülasyonlar geliştirilmesi gerektiğini savunuyor. Bazı öneriler şunlardır:
Bir diğer büyük endişe, yapay zekanın savaş alanını tamamen insansız hale getirebileceği düşüncesidir. Otonom sistemlerin yaygınlaşması:
Yapay zekanın savaşlarda yer almasının tamamen yasaklanması pek mümkün görünmüyor. Bunun yerine, şu anda tartışılan konular şunlardır:
Bu teknolojilerin geliştirilmesi, bir yandan savaşın insani trajedilerini azaltma potansiyeline sahip olsa da, diğer yandan insanlık dışı bir savaş düzeni oluşturma riski taşır. Savaş artık sadece bir insan aktivitesi olmaktan çıkıp, algoritmaların belirlediği stratejik oyunlara dönüşebilir.
Yapay zeka ve savaş konusundaki tartışmalar, teknolojik ilerlemelerin insanlık için ne kadar olumlu ya da olumsuz olabileceğini yeniden sorgulamamıza neden oluyor. Bu teknolojilerin kontrolü ve etik sınırlarının belirlenmesi, yalnızca askeri güçler için değil, tüm dünya toplumu için bir zorunluluktur.
Unutulmamalıdır ki, yapay zeka teknolojileri ancak insanlar tarafından etik bir şekilde yönlendirildiği sürece barışı korumaya ve insani değerleri savunmaya hizmet edebilir. Aksi takdirde, savaş alanında makinelerin kontrolü, insanlığın trajik hatalarını tekrar eden bir döngüye dönüşebilir.