
Bazılarımız annemizin suskunluğunda büyüdük.
Bazılarımız babamızın hiç konuşulmayan hayal kırıklıklarıyla…
Ve çoğumuz, “ben onlar gibi olmayacağım” diyerek söz verdik kendimize.
Ama sonra hayat bizi bir yere savurdu.
Krizlerin ortasında, yorgun bir günün sonunda, içimizde bir ses yankılandı:
“Tam da annem gibi davrandım.”
“Babamın aynısı olmuşum.”
İşte tam da o anda fark ediyoruz ki;
Sadece benzeme korkusuyla, gerçek benliğimizi inşa edemiyoruz.
Direndiklerimize dönüşüyor, bastırdıklarımızla yaşıyor,
İçimizde çözülememiş ne varsa, farkında olmadan bir sonraki nesle taşıyoruz.
Çünkü fark edilmemiş her duygu, aktarılmaya mahkûmdur.
Bu bir kader değil.
Ama farkındalık olmadan, kader gibi işler.
Ve sonra, bizim tamamlayamadığımız her cümle, çocuklarımızın dilinde yeniden başlar.
Onların yüklenmesini istemediğimiz her şey, farkında olmadığımız davranışlarımızla hayat bulur.
Bir çocuğa sadece ne söylediğin değil, ne hissettirdiğin geçer.
Çünkü çocuklar sözcükleri değil, enerjiyi kodlar.
Ve sen sustuğunda, onların içindeki küçük ses bağırmaya başlar:
“Lütfen biri bu hikâyeyi tamamlasın artık.”
Evet, bu noktada cesur bir karar vermek gerekir.
Kendi iç çocuğunun gözlerinin içine bakmak.
Onun da bir zamanlar sevgisiz kaldığını, görülmediğini, anlaşılmadığını kabul etmek.
Ve artık kendi çocuklarına aktarılmasın diye,
O yaraları yargısızca sarıp sarmalamak.
Bu; suçlamak değil, anlamaktır.
Affetmek değil, yük taşımamaya karar vermektir.
Kendini sevmeye razı gelmektir.
Çünkü zincir burada kırılır.
Ve bir insan zinciri sevgiyle kırarsa, bütün nesiller şifalanır.
Bu yüzden kendi yolculuğuna başlamak bencillik değil, bir nesli kurtarmaktır.
Sen değiştiğinde, yalnızca kendini değil, senden sonra gelenleri de değiştirirsin.
Çünkü geçmişin yaralarını fark eden biri, geleceğin hikâyesini yeniden yazabilir.
Ve evet, bu kolay değil.
Ama kimse kolay olduğu için değil, gerçek olduğu için bu yola çıkar.
Bugün, belki de bu yazıyı okurken içinden geçen o küçük sarsıntı…
Bir şeylerin değişmesi gerektiğini söyleyen o his…
İşte tam orası senin yolun.
Artık çocuklarının yüklenmesini istemediğin her şeyi,
Kendin için fark etme zamanı.
Çünkü bu sadece senin yolculuğun değil.
Bu, sana bakan gözler için de bir umut olacak.
Sen bu hikâyeyi fark ettikçe,
Onlar bu hikâyeyi yazmak zorunda kalmayacak.
Ve belki de bir gün, onlar
“Ben annem gibi olmak istiyorum.”
“Babamın kalbinden yürümek istiyorum.”
diyebilecekler.
Çünkü sen kendin için başladın,
Ama bir nesil seninle birlikte şifalandı.