Haber Arama
Haber Yada Kategori Arayın...
Haber Arama
Haber Yada Kategori Arayın...
Ferah Koçak Erdoğan
Ferah Koçak Erdoğan, gazeteciliğe 2003 yılında CNN Türk’te başladı. Burada program muhabirliği, editörlük ve yapımcılık yaptı. 2008’de Habertürk TV’ye transfer olarak 12 yıl boyunca editörlük, yapımcılık, program planlama ve konuk koordinatörlüğü gibi görevler üstlendi. TV100’ün kurucu ekibinde yer alarak yeni bir medya kanalının oluşumunda rol oynadı. 2020’de Habertürk’e dönerek 2022’de medya kariyerini burada noktaladı.
İsviçre’de yaşarken Türkiye’yi özlemek
Merhaba, bugün sizlerle memleket özlemi üzerine konuşmak istiyorum. Yeni bir ülkeye alışmak, farklı bir kültüre adapte olmak derken zaman hızla akıp gidiyor. Günlük hayatın telaşına kapılsak da içimizde hep aynı tanıdık duygu var: Türkiye özlemi.

Sokaklarında yürüdüğümüz, havasını soluduğumuz, çocukluk anılarımızın saklı olduğu o toprakları bazen bir koku, bazen bir melodi, bazen de aklımıza düşen küçük bir anı ile hatırlıyoruz. Ve işte o zaman anlıyoruz ki, mesafe ne kadar uzun olursa olsun, memleket her zaman kalbimizin bir köşesinde bizimle birlikte…

Başlarda yeni bir hayata alışmanın heyecanı, düzenli sokaklar, dakik trenler ve fırsatlarla dolu bir ülke bu özlemi bastırır. Ama zamanla, İsviçre’nin mükemmel işleyen düzeni bile o kendi ülkene duyduğun özlemi unutturamaz. Çünkü insan sadece ekmeğin peşinde değil, ruhunun huzurunu da arar. Ve bazı şeyler, İsviçre’nin hiçbir güzel yanı ile değiştirilemez.

Örneğin güne hafif bir esintiyle, martıların neşeli çığlıkları eşliğinde başlamak… Masanızda sıcacık simit, taptaze peynirler, mis gibi demlenmiş çay ve çeşit çeşit kahvaltılıklar… Karşınızda ise mavinin her tonunu barındıran, vapurların süzüldüğü muhteşem Boğaz manzarası…ve hepsinden önemlisi kahvaltı masasında saatler süren sohbetlerin yokluğunu hisseder insan. İsviçre’de ise kahvaltı hızlıca yapılan bir öğündür.

İnsan en çok sesi özler belki de. Çay kaşığının bardağa çarpan tınısını, sokak ve caddelerin keşmekeşini. Burada sokaklar sessizdir, herkes kendi dünyasında, kimse kimseye fazla yaklaşmaz. Gürültüden şikâyet edenler bile, İsviçre’nin sessizliğinde kaybolan İstanbul’un korna seslerini, kahkahaları ve kalabalık çarşı pazarları özler.

Sonra dostluklar gelir akla. Türkiye’de bir kahve içmek için aradığın arkadaşın, “Hemen geliyorum!” der, plansız ve içtendir. İsviçre’de ise buluşmalar haftalar öncesinden planlanır. Samimiyet yerini mesafeye bırakır. Burada dostluklar naziktir ama derin değildir; insanların kalbine kolayca giremezsiniz.

Ve en büyük özlem… Aile 

Bir telefon görüşmesi, ekrandaki tanıdık yüzler, duyduğun o sıcacık sesler… Hepsi bir nebze iyi gelse de dokunamamak, sarılamamak insanın içine dokunuyor. Ama mesafeler ne kadar uzak olursa olsun, bilirsin ki kalpler hep birbirine bağlıdır. Zaman geçer, yollar kısalır ve en sonunda hasret sarılmalara dönüşür. İşte o an, tüm özlem bir anda unutulur ve sadece mutluluk kalır geriye. Aileyi özlemek, aslında onları ne kadar çok sevdiğinin bir kanıtıdır. Ve bu sevgi, dünyanın neresinde olursan ol, hep seninle kalır. 

İsviçre’nin getirdiği konfor, düzen, güvenlik bunlar çok kıymetlidir ama insan her zaman kalbinin ait olduğu yeri özler. Türkiye’nin kaotik ama sıcak, yorucu ama samimi, düzensiz ama ruh dolu hayatı… İsviçre’de her şey var ama Türkiye’nin insanın içine işleyen o sıcaklığı yok. Ve insan, bazen en çok onu özlüyor.

Diğer Yazıları
Yazarlar
İsviçre haberleri
Yükleniyor
Yükleniyor
Gezi Rehberi
Bilim & Teknoloji
Gurme
Ev & Dekorasyonu
pusula-swiss
Pusula Swiss, kullanıcı deneyimini iyileştirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır.
Bu siteyi kullanarak, çerez kullanımını kabul etmiş olursunuz. Detaylı bilgi içinÇerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.