Haber Arama
Haber Yada Kategori Arayın...
Turgut Karaboyun
Medya alanındaki kariyerime 1996 yılında radyoculuk ile adım attım. Bu süreçte dergi, gazete, çevrimiçi haber platformları, televizyon programları, YouTube haberciliği ve etkinlik organizasyonları gibi çeşitli mecralarda görev aldım. 2007 yılından bu yana ise Pusula Swiss Genel Yayın Yönetmeni olarak, habercilikte doğruluk ve tarafsızlık ilkelerini merkeze alarak, bilgiye ulaşma ve bunu kamusal sorumluluk bilinciyle aktarma görevini sürdürmekteyim.
Ekonomistler uyarıyor: Bu gidişat, serbest ticaretin sonu olabilir
Dünya küçülüyordu, sınırlar aşılabiliyor, ticaret yolları birer birer açılıyor, mallar ve fikirler uluslararası serbestlik içinde dolaşabiliyordu. Sanıyorduk ki bu düzen kalıcıdır. Ama değilmiş. Donald Trump’ın yeniden alevlendirdiği gümrük tarifeleriyle dünya, bir kez daha içe kapanmanın, ayrışmanın ve “önce ben”ciliğin sarsıcı soğukluğuna sürükleniyor.

Trump, ithalata yüzde 10’dan başlayıp yüzde 54’e varan vergiler koyuyor. Türkiye bu listede. İsviçre bu dalgadan sarsılıyor. Avrupa diken üstünde. Çin’in cevabı bekleniyor. Tüm dünya, bir adamın aldığı tek taraflı ekonomik kararlarla yeniden ekonomik milliyetçiliğe zorlanıyor. Bu sadece ekonomik bir hamle değil; bu bir zihniyetin, dünyayı bölerek yönetme arzusunun tezahürü.

Ekonomistler uyarıyor: Bu gidişat, serbest ticaretin sonu olabilir. Yani yalnızca ithalat ve ihracat rakamları değil, günlük hayatlarımız da değişecek. ABD’de yaşayan bir aile, artık daha pahalıya alışveriş yapacak. Türkiye’deki bir üretici, ürününü ABD’ye göndermeden önce defalarca hesap yapacak. İsviçreli bir şirket, belki de ABD pazarından çekilecek. Ve en trajik olanı: bu karmaşık zincirin sonunda yük yine sade vatandaşın sırtına binecek.

İsviçre, tarafsızlık ilkesiyle küresel iş birliğinin sembolü olan bir ülke. Ancak bu sert ekonomik dalgalar burada da yankı buluyor. Özellikle teknoloji ve ilaç sektörlerinin ABD ile olan ilişkisi, yüksek vergiler nedeniyle zarar görmeye başladı bile. Roche gibi dev şirketlerin borsa değerinde yaşanan düşüşler bunun ilk işareti. Bu sadece şirketlerin değil, İsviçre’nin ekonomik istikrarının da tehdit altında olduğunu gösteriyor.

Türkiye içinse tablo daha karmaşık. Yüzde 10’luk vergi ilk bakışta düşük gibi görünse de, güçlü ihracat yapısı olmayan bir ekonomi için bu bile yıkıcı olabilir. Üstelik Çin gibi ülkeler, ABD pazarından çekilmek zorunda kaldıkça mallarını Türkiye gibi ülkelere daha ucuza satmaya başlayabilir. Yani Türkiye sadece ihracat değil, kendi iç üretimini de korumak zorunda kalabilir. Bu da yerli üreticiler için yeni bir savaş anlamına gelir.

Bu politikaların görünmeyen kurbanları var: Günlük hayatta pazarda fiyatlara şaşıran anne, işini kaybeden küçük esnaf, ithalat malı kullanamayan üretici, artan fiyatlar nedeniyle işini büyütemeyen girişimci… Bütün bu hikâyeler, yalnızca bir ülkenin değil, insanlığın ortak kaybıdır.

Trump’ın duvarları sadece ekonomik sınırlar getirmiyor. O duvarlar, ülkeler arasında empatiyi, iş birliğini ve en önemlisi, birbirimizi anlama yollarını da kapatıyor. Oysa biz köprüler kurmak zorundayız. Çünkü geleceğe ulaşmanın tek yolu, birbirimizden kopmadan yürümek.

Bugün ekonomik savaş gibi görünen bu gelişmelerin, aslında insanlık sınavı olduğunu unutmamak gerek. Ticaret, insanın insana güven duyduğu noktada anlam kazanır. Güvenin yok olduğu yerde ne ekonomi kalır, ne refah, ne de huzur.

Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Diğer Yazıları
Yükleniyor
Yükleniyor
2025
Pusula Swiss – Tüm hakları saklıdır.
Özel Haber
Etkinlik
Anasayfa
Yazarlar
Video