
Birkaç gün önce karşıma çıkan bir haber, beni uzun zamandır düşündüğüm bir soruyla yeniden yüzleştirdi: “Bir devlet, çalışanını nasıl korur?” Cevaplardan biri, İsviçre'nin kriz dönemlerinde başvurduğu Kurzarbeit, yani kısa çalışma uygulaması.
Ekonomik Deprem ve İlk Sarsıntılar
İsviçre gibi yüksek üretim maliyetlerine sahip, dışa bağımlı bir ekonomide dış politikadaki her dalgalanma, içerideki küçük işletmeleri ilk vuruyor. Bern kantonundaki Jorns AG gibi firmalar bu etkinin canlı örneği. Metal işleme makineleri üreten şirket, ürünlerinin dörtte birini ABD’ye ihraç ediyor. Şimdi ise bu ihracat, Trump’ın getirdiği yeni gümrük vergileriyle tehdit altında.
Şirketin yöneticisi Marc Jorns’ın kısa çalışma kararını “ekibi bir arada tutma çabası” olarak açıklaması, bu dönemde iş dünyasının içinde bulunduğu ruh halini çok iyi özetliyor: Bekleyiş, belirsizlik ve zaman kazanma çabası.
Geçici Bir Yama mı, Stratejik Bir Araç mı?
Kısa çalışma, pandemiden bu yana hepimizin aşina olduğu bir sistem. Şirketin talebi azalınca, çalışanların iş saatleri de azalıyor; maaşlarının bir kısmını devlet karşılıyor. Bu, bir yönüyle hem işvereni hem de çalışanı koruyan bir tampon mekanizma. Ancak diğer yönüyle, kalıcı bir çözüm değil.
İş gücü ekonomisti Michael Siegenthaler’in yorumları da bu görüşü destekliyor. “Kısa çalışma işten çıkarmaları önler, ama her derde deva değildir” diyor. Evet, 2008’de binlerce kişiyi kurtardı, pandemi döneminde yüzbinlerce aileye nefes oldu. Ama bugün yaşadığımız kriz, çok daha sistemik ve dış kaynaklı bir sorunun habercisi: Ekonomik bağımlılık.
Küresel Politikaların Gölgesinde Üretim
Bugün İsviçre’de 900’den fazla kişi, sadece ABD’nin vergi kararları yüzünden kısa çalışmaya geçmiş durumda. Peki, ya bu vergiler kalıcı olursa? Ya dünya ekonomisi daha da parçalanırsa? Kısa çalışma, bu sorulara cevap vermiyor. Sadece o sorularla yüzleşmemizi biraz erteliyor.
Burada asıl ihtiyaç duyduğumuz şey, firmalarımızın dış pazarlara olan bağımlılığını azaltacak yeni stratejiler. Yalnızca geçici çözümlerle değil, yapısal dönüşümlerle bu tür krizlere hazırlıklı olmalıyız.
Umut Nerede?
Belki çözüm, Jorns AG gibi küçük ama kararlı şirketlerin zaman kazanarak yeni pazarlar keşfetmesinde, belki de devletin bu şirketlere sadece geçici destek değil, uzun vadeli yönlendirme sağlamasında yatıyor.
Ama her şeyden önemlisi, bu süreçte çalışanların unutulmaması. Onlar sadece maaşını alan insanlar değil; bu ülkenin ekonomik, sosyal ve insani temellerini ayakta tutan bireyler.