
Aylarca ağır vergi yükü altında ezilen makine, elektrik, metal ve saat üreticileri için bu indirim adeta bir can simidi.
Ancak madalyonun diğer tarafı o kadar parlak değil.
Bu indirimin bir bedeli var
İsviçre, dünkü gümrük indirimleri için Amerika’ya ciddi bir taahhüt verdi: Önümüzdeki yıllarda ABD’de 200 milyar dolar yatırım yapacak. Hatta bu yatırımın üçte biri hemen gelecek yıl gerçekleşecek. Yani Roche, Novartis, Stadler ve Pilatus gibi büyük şirketler ABD’de daha fazla üretim ve istihdam yaratacak.
Bu durum kaçınılmaz olarak şu soruyu beraberinde getiriyor:
“Peki İsviçre’deki çalışma ortamı ve istihdam bundan nasıl etkilenecek?”
Unutmamak gerekiyor ki İsviçre son aylarda alışık olmadığımız bir tabloyla karşı karşıyayız:
İşsizlik oranı sürekli yukarı doğru tırmanıyor.
Bir yandan İsviçre şirketleri yeni yatırımlarını ABD’ye kaydırırken, diğer yandan içeride işsizliğin artması toplumda endişeyi büyütüyor. Böyle bir dönemde devasa dış yatırımların zorunluluk haline gelmesi, doğal olarak akıllara “İsviçre kendi geleceğini mi zayıflatıyor?” sorusunu getiriyor.
%15 iyi ama yeterli değil
Verginin %39’dan %15’e düşmesi şüphesiz büyük bir rahatlama. Ama hâlâ yüksek bir oran ve hâlâ pahalı bir pazar.
Üstelik ihracatçıların sorunları sadece gümrükle sınırlı değil: son yıllarda Avrupa pazarında büyüme zayıf, ihracata dayalı bir ekonomiye sahip olan İsviçre için Frank hâlâ çok güçlü, ve kısa vadede bir çok sektörde toparlanma beklenmiyor.
Dolayısıyla yapılan gümrük indirimi, sıkıntıların yalnızca bir bölümünü hafifletiyor.
Bir başka soru da şu:
Bu anlaşma ne kadar kalıcı?
Trump yönetiminin ticaret politikası malum; sert, öngörülmez ve çoğu zaman ani kararlarla dolu. Amerika’yla sağlanan bu anlaşmanın yarın yeniden tartışmaya açılmayacağının bir garantisi yok. Üstelik mevcut anlaşma da henüz yalnızca bir niyet mektubu niteliğinde.
Özetle:
Gümrük indirimi iyi bir gelişme. İsviçre ihracatçısı nefes aldı.
Ama hem verilen büyük yatırım sözleri hem de artan işsizlik, bu nefesin uzun sürmeyeceğini hatırlatıyor. Trump yönetiminin tutumu da buna eklenince, bu anlaşmayı bir başarı olarak yazsak bile arkasını dikkatle ve endişeyle izlemek zorundayız.
Bugün sevindik, evet.
Ama rehavete kapılmak için erken.








