
Avrupa Birliği’nin, ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına karşı yeterince güçlü bir tepki göstermediğine yönelik eleştiriler yükselirken, en net tepkinin Avrupa Parlamentosu’ndan geldiği görüldü.
“Türkiye’deki Demokratik Baskılar ve Ekrem İmamoğlu’nun Tutuklanması” başlıklı AP genel kurul oturumunun açılış konuşmasını yapan Kos, 11-13 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek Antalya Diplomasi Forumu’na katılmayacağını ve Dışişleri Bakanı Fidan ile planlanan görüşmesini iptal ettiğini açıkladı.
İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı sürecindeyken yaşanan hukuki müdahalenin ciddi endişelere yol açtığını dile getiren Kos, Türkiye’nin Avrupa için stratejik bir ortak olduğunu vurguladı. Kos, iş birliği alanlarının tamamen kapatılmasının ne Türkiye halkına ne de Avrupa’ya fayda sağlayacağını ifade etti.
Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin yalnızca üyelik müzakereleriyle sınırlı olmadığını hatırlatan Kos, Türkiye’nin aynı zamanda bir NATO üyesi ve göç, dış politika ve bölgesel meselelerde önemli bir partner olduğunu belirtti.
İmamoğlu’nun 19 Mart’ta gözaltına alınmasının ardından AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile ortak bir bildiri yayımlayan Kos, yıl başından itibaren tutuklanan siyasi figürlere dikkat çekerek, bu durumun Türkiye’nin demokratik değerlere olan bağlılığı konusunda şüpheler doğurduğunu dile getirmişti.
Avrupa Parlamentosu’ndan destek
Kos’un kararına Avrupa Parlamentosu üyeleri de destek verdi. Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) AP Kanadı Başkanı Emmanouil Kefalogiannis, 14-15 Nisan tarihlerinde yapılması planlanan toplantıya katılmayacaklarını açıkladı.
AP Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor ise Kos’un Antalya Diplomasi Forumu’na katılmama kararını ve AP’nin KPK toplantısına katılmama yönündeki tutumunu olumlu karşıladığını ifade etti. Amor, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “AB üyeliği demokrasiye dayanır. Türkiye’nin jeopolitik konumu tek başına kapıları açmaya yetmez” dedi.
Yeşiller Grubu üyesi Slovenyalı parlamenter Vladimir Prebilic, AP oturumunda Türkiye’ye açık ve net bir mesaj gönderilmesi gerektiğini dile getirdi. Hollandalı vekil Malik Azmani ise AB’nin Türkiye’de yaşanan gelişmeler karşısında sessiz kalmaması gerektiğini vurguladı.
İmamoğlu’ndan teşekkür mesajı
İmamoğlu, X hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, Marta Kos’a ve Avrupa Parlamentosu üyelerine desteklerinden dolayı teşekkür etti.
Demokrasinin sınandığını ancak halkın iradesinin sarsılmadığını belirten İmamoğlu, Avrupa Parlamentosu’nun farklı siyasi görüşlerden gelen temsilcilerinin demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü savunmak için bir araya geldiğini ifade etti.
AB ve Türkiye arasında dengeli yaklaşım
Avrupa Komisyonu’nun, İmamoğlu’nun tutuklanmasına doğrudan sert bir tepki vermemesi, AB’nin Türkiye ile ilişkilerinde dikkatli bir dengeleme politikası izlediği yorumlarına neden oldu.
Avrupa Komisyonu, İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından yaptığı açıklamada, Türkiye’nin demokratik geleneklerine bağlılığı konusunda ciddi şüpheler doğduğunu belirtti. Ancak Komisyon, durumu doğrudan kınayan bir açıklamadan kaçındı.
Türkiye’nin AB açısından stratejik önemi, son dönemde iki büyük jeopolitik gelişmeyle daha da arttı. Bunlardan biri, Suriye’de Beşar Esad rejiminin istikrarsızlaşması, diğeri ise ABD Başkanı Donald Trump’ın Rusya-Ukrayna savaşına yönelik başlattığı barış müzakereleri oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa ve İngiltere’nin öncülüğünde kurulan ve Ukrayna’ya güvenlik güvenceleri sunmayı amaçlayan koalisyona Türkiye’nin de katılabileceğini belirtti. Türkiye’nin NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip olması ve Karadeniz’deki stratejik konumu nedeniyle bu süreçte kritik bir rol oynadığı değerlendiriliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB Konseyi Başkanı Antonio Costa ve AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile bir araya gelerek Brüksel’de düzenlenen AB zirvesinin sonuçları hakkında görüş alışverişinde bulundu.
Önümüzdeki haftalarda AB ve Türkiye, ekonomi ve göç konularında iki üst düzey diyalog toplantısı yapmayı planlıyor.
Türkiye, 1999 yılında AB adayı olarak ilan edilmesine rağmen, özellikle demokrasi ve temel haklar konularındaki gerilemeler nedeniyle üyelik sürecinde ilerleme kaydedemedi. 2018 yılından itibaren müzakereler fiilen durdurulmuş durumda.