Teslim sürecine Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı da katıldı.
Müze koleksiyonunda yer alan ve Marcus Aurelius'u filozof kimliğiyle tasvir eden nadide bronz eser, Türkiye'nin yıllardır yürüttüğü bilimsel, hukuki ve diplomatik girişimler sayesinde ülkeye kazandırıldı. Bakan Yardımcısı Yazgı, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, heykelin üç ay süreyle Cleveland’daki özel bir sergide yer aldıktan sonra Türkiye’ye getirileceğini duyurdu.
Uzun mücadele sonuç verdi
Boubon Antik Kenti’nden 1960’larda yasa dışı kazılarla çıkarılan heykel, daha sonra yurt dışına kaçırıldı ve 1980’li yıllardan itibaren Cleveland Sanat Müzesi’nde sergilenmeye başlandı. Türkiye, heykelin izini yıllarca sürdü. Aralarında Prof. Dr. Jale İnan’ın da bulunduğu akademik çevrelerin katkılarıyla eserin kökeni uluslararası platformda gündeme getirildi.
2021 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, ABD Manhattan Bölge Savcılığı ve İç Güvenlik Soruşturmaları Birimi (HSI) ile kurduğu temaslar süreci hızlandırdı. Bu iş birliği neticesinde Marcus Aurelius heykelinin yanı sıra Lucius Verus, Septimius Severus ve Caracalla heykelleri gibi pek çok Boubon kökenli eser Türkiye’ye döndü.
Bilimsel delillerle desteklenen dönüş
Heykelin Boubon’daki Sebasteion yapısına ait olduğu, arkeolojik veriler, akademik çalışmalar, tanık ifadeleri ve resmi arşiv belgeleriyle kanıtlandı. 2023’te bu bulgular ışığında Manhattan Savcılığı ve HSI heykeli resmen el koydu. Cleveland Sanat Müzesi’nin endişelerini gidermek amacıyla Türk ve Amerikalı uzmanlar tarafından yürütülen ortak çalışmalar sonucunda heykelin orijinal yerine ait olduğu bilimsel olarak tescillendi.
Heykelin ayak kalıplarının Boubon’daki kaidelerle birebir örtüşmesi ve Almanya’daki analizlerde toprağın izlerinin bulunması, eserin Boubon’da bulunduğunu kesinleştirdi. Türkiye’nin sunduğu kapsamlı bilimsel veriler karşısında Cleveland Sanat Müzesi etik ve olumlu bir tutum sergileyerek iade kararını onayladı.
Marcus Aurelius’un heykelinin Türkiye’ye dönüşü, uluslararası kültürel miras iş birliğine örnek teşkil ederken, tarihi eserlerin ait oldukları coğrafyaya geri kazandırılmasının önemini bir kez daha vurguladı.