
Haaretz gazetesinde Ben Samuels tarafından kaleme alınan yazıda, ABD’nin Suriye politikası bağlamında İsrail’e yönelik tutumunda yaşanan değişiklik ele alındı.
Trump’ın Lübnan kökenli diplomat Barrack’ı Suriye Özel Temsilcisi yapmasının, ABD ile Türkiye arasındaki yakınlaşmanın işareti olduğu ve Washington’un Suriye sahasında İsrail’den ziyade Türkiye’yi öncelikli oyuncu olarak gördüğünü teyit ettiği belirtildi.
Bu gelişmenin Tel Aviv yönetiminde Orta Doğu siyasetlerine dair endişeleri artırdığı, İsrail’in sert kanat destekçileri ile ABD Ulusal Güvenlik Konseyi’nde görevli bazı isimlerin görevlerinden alındığı ifade edildi.
Yazıda, Trump’ın İsrail’e yönelik kamuoyu önünde desteğini sürdürmesine rağmen, İran’la müzakereler, Yemen’de Husilerle anlaşma ve Gazze’de Hamas ile görüşmeler sonrası, Suriye’nin geleceği konusunda Türkiye’yi desteklemesinin Washington-Tel Aviv ilişkilerinde önemli bir gerilim yaratabileceği kaydedildi.
İsrail Politika Forumu’ndan Michael Koplow’un, “İsrail ve Trump yönetimi Türkiye ile Suriye politikalarında uyuşmuyor. Aynı kişinin hem Türkiye hem Suriye politikasını yürütmesi şaşkınlık yaratıyor. Bu durum, ABD’nin Türkiye’yi Suriye’deki birincil aktör olarak kabul ettiğini gösteriyor” değerlendirmesi aktarıldı.
Ayrıca Barrack’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la benzer bir söylem kullandığı ve “Yüzyıl önce Batı, haritalar, mandalar ve yabancı egemenlikler dayattı. Sykes-Picot anlaşması Suriye ve çevresini emperyal çıkarlar için böldü, bu nesiller boyu süren bir hata oldu. Artık bu hataya düşmeyeceğiz. Batı’nın müdahale dönemi sona erdi” ifadelerine dikkat çekildi.
Trump’ın Orta Doğu politikasında Tel Aviv’le uyum içinde olma kaygısı taşımadığı ve İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırılarını sürdürmesinin bölgedeki gerilimi artıracağı, bunun da Türkiye’nin konumunu güçlendireceği vurgulandı.