
Bulgular, bu alanda şimdiye kadar yapılan en geniş kapsamlı çalışmalardan biri olarak değerlendiriliyor.
Ani kalp durması, kalbin kan pompalamayı aniden kesmesi sonucu gelişiyor ve çoğunlukla kalbin elektriksel sistemindeki bozukluklardan kaynaklanıyor. Müdahale edilmezse ölümle sonuçlanabilen bu durum, dünya çapında milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine yol açıyor.
Araştırmacılar, yaşam tarzı, fiziksel göstergeler, ruhsal durum, ekonomik durum ve çevresel koşulları kapsayan 56 klinik dışı risk faktörünü inceledi. Bu unsurların yönetilmesi halinde AKD'nin önlenebilirliği oranının %40 ile %63 arasında değişebileceği öne sürüldü.
Fudan Üniversitesi’nden Renjie Chen, çalışmanın yardımcı yürütücüsü olarak yaptığı açıklamada, “Bu, klinik dışı ancak değiştirilebilir risk faktörleriyle AKD arasındaki ilişkileri çok boyutlu şekilde ele alan ilk araştırma. Bulgular, bu risklerin azaltılmasıyla AKD'nin büyük oranda önlenebileceğini gösteriyor,” dedi.
İngiltere Biobank verilerinin kullanıldığı çalışmada, 14 yıl boyunca 500 binden fazla kişi takip edildi. Bu süreçte 3.147 kişinin AKD geçirdiği tespit edildi.
Çalışmanın başyazarı Huihuan Luo ise önceki araştırmaların aksine, çok sayıda dışsal faktörü kapsayan ve nedensel ilişkileri değerlendiren bir yaklaşım benimsediklerini belirtti. Luo, “En çarpıcı sonuç, yaşam tarzı değişikliklerinin AKD üzerindeki güçlü koruyucu etkisiydi,” dedi.
Toronto Üniversitesi’nden Nicholas Grubic ve Queen’s Üniversitesi’nden Dakota Gustafson ise çalışmaya eşlik eden yorum yazısında, şampanya ve beyaz şarap tüketiminin kalp sağlığına olumlu katkılar sunabileceği bulgusunun şaşırtıcı olduğunu ifade etti. Uzmanlar, bu verilerin kırmızı şarap dışında alkol türlerinin de koruyucu olabileceğine işaret ettiğini ve bu konuda geleneksel kabullerin gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
Ancak bu öneriler, mevcut tıbbi kılavuzlarla tam olarak örtüşmüyor. İngiliz Kalp Vakfı, AKD riskinin azaltılması için alkol kullanımını sınırlamayı, sigarayı bırakmayı, sağlıklı beslenmeyi, düzenli doktor kontrollerini ve fiziksel aktiviteyi öneriyor.
Uzmanlara göre, AKD’nin çoklu nedenlerden kaynaklanması - genetik yatkınlıklar, mevcut kalp hastalıkları, çevresel etkenler ve yaşam alışkanlıklarının bir araya gelmesi - bu durumla mücadelede önleyici adımların ne kadar karmaşık olduğunu gösteriyor. Grubic ve Gustafson, bu nedenle, sağlık politikalarında sadece tedaviye değil, önleme odaklanan stratejilerin geliştirilmesinin zor ama gerekli olduğunun altını çizdi.